İşten istifa ettikten sonra düştüğüm boşlukta bir şeyler yapmak için avare bir şekilde dolanırken, beynimde "Sinemaya gitmiyordum bayadır" diye bir ışık yandı ve vizyondaki filmlere bakınırken bu filmi görmemle takip ettiğim bir kişinin bu film hakkında yaptığı olumlu yorumları hatırlamam…devamıİşten istifa ettikten sonra düştüğüm boşlukta bir şeyler yapmak için avare bir şekilde dolanırken, beynimde "Sinemaya gitmiyordum bayadır" diye bir ışık yandı ve vizyondaki filmlere bakınırken bu filmi görmemle takip ettiğim bir kişinin bu film hakkında yaptığı olumlu yorumları hatırlamam bir oldu. Hemen akabinde seanslara bakıp kendime uygun olan bir seans seçtikten sonra AVM'ye doğru yola koyuldum.
AVM'ye vardığımda filme daha 40 dakika vardı. Salonun dolu olma ihtimalini göz önünde bulundurarak bileti hemen almanın iyi olacağını düşünsem de bileti aldığım sırada salonda sadece 3 dolu koltuk olması beni biraz şaşırtmakla birlikte rahatlattı da. Gişedeki hanımefendi "mısır ister misiniz?" diye sorduğundaysa cevabım elbette ki hayır olacaktı. Zaten sinema bileti 215 lirayken bir de mısıra para vermek istemiyordum.
Filme kadar biraz zaman geçirmem lazımdı. AVM içindeki kitabevlerinden birine daldım ve severek okuduğum bir yazarın son çıkan iki kitabını almak istedim. Ne de olsa ikinci kitap %50 indirimliydi ve bu tip anlık alışverişlerin beni mutlu ettiğini biliyordum. 2 kitaba toplamda 315 lira verip çıktım kitapçıdan. Birine de başlayıp 15 sayfa kadar okudum ve filmin başlama saatine gelmiştim bile.
Film başlarken "ulan keşke önceki filmlerini tekrar bi izleyip hazırlıklı gelseydim" diye düşğnsem de sonra bunun çok da gerekli olmadığını, filmlerin önceki filmlerden bağımsız olarak da bir anlamı olması gerektiğini hatırladım. Bu film de zaten Mad Max serisinden tamamen bağımsız bir film olmasa da ayrı bir hikaye anlattığından başlangıcı, gelişimi ve sonu kolay bir şekilde anlaşılıyor. Bütün bir hikaye izliyoruz yani.
Filmin hikayesi basit, Furiosa isimli bir kızcağız kaçırılıyor ve film boyunca bu kızın başından geçen olayları izliyoruz. Film, tamamen Furiosa'ya odaklansa da Furiosa'nın pek bir repliği yok. Hatta önğme düşen bir bilgiye göre Furiosa'nın yetişkin halini canlandıran Anya Taylor Joy'un 30 repliği varmış sadece filmde. Oyunculuğu ve güzelliğiyle bunu telafi ediyor tabii ki.
Film aksiyon, macera filmi. Yani filmi bu beklentiyle izlemek lazım. Buna rağmen filmde müthiş replikler de vardı. İzlerken not almam mümkün değildi lakin filmi tekrar izlememe sebep olacak güzellikte repliklerdi. Film saf bir aksiyon filmi. Çok uzun ve kusursuz denebilecek aksiyon sahneleri vardı. Hatta yine önüme düşen bir bilgiye göre kesintisiz 15 dakikaya kadar ulaşan en uzun aksiyon sekansına sahip film olmuş.
Filmde rahatsız olduğum şeyler de vardı. Gece-gündüz arasındaki sahne değişimleri çok basit bir renk değişimiyle anlatılmaya çalışılmış ama bunu böyle hissetmek hoşuma gitmedi. Daha gerçekçi olmasını beklerdim. Yine her aksiyon filminde olan ana kahramanımıza bir şey olmaması bu filmde de var maalesef.
Filmin sonu da hoşuma gitti. Spoiler vermemek için bir şey demiyorum tabii ki. Böyle basit hikayeli, başı ve sonu olan, dümdüz film izlemeyi ve izlerken de sıkılmamayı özlemişim. Sinemayı da özlemişim. Bu aslında bir Furiosa incelemesi gibi olacaktı ama hem biraz iç dökme yazısı hem de inceleme gibi olsun istedim. İşsizlik serüvenimin hemen başında sinema, kitap, yemek, içecek vs derken 1000 liraya yakın para yok oldu. Çok acayip gerçekten. Ha bu arada filme de puanım 7/10. Ortalama üstü bir aksiyon filmi. Eşe dosta tavsiye edilir. Birkaç çıplaklık sahnesi var ama cinsellik üzerine değil. Aileyle izlendiğinde aksiyonun arasında kaybolabilir.
Bu kadar. Bundan sonra burayı daha sık kullanmaya çalışacağım. Bir çeşit inzivadayım. Harcamaları minimuma indirip kendimi geliştirip twitter ve instagram'dan bir süreliğine uzaklaşmaya çalışacağım. Umarım başarırım. Herkese mutlu günler dilerim.