16 ekim 2024 çarşamba, renkli rüyalar otelinden yani sovyetler birliği kampüsü yeraltı mahzeninden 'selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu'. İçime alper canıgüz kaçtı, özendim. Bugün psikoloji öğrencisi olmak istiyorum, saxece bugün ve sadece bi hayal, sonuçta bazı insanlar için düşler…devamı16 ekim 2024 çarşamba, renkli rüyalar otelinden yani sovyetler birliği kampüsü yeraltı mahzeninden 'selamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuhu'. İçime alper canıgüz kaçtı, özendim. Bugün psikoloji öğrencisi olmak istiyorum, saxece bugün ve sadece bi hayal, sonuçta bazı insanlar için düşler gerçeklerden bi parçadır, düşler sahte olsa da hissettirdikleri gerçektir. Mesela doktor bir arkadaşa, ki o zamanlar fakültesinde 4. yılının başındaydı, bir insan gördüğü kabus yüzünden kalp krizi geçirebilir mi diye sormuştum. Hayır demişti. Ya da cevabını tam hatırlamıyorum. Kitabım bitti, çok hızlı akıyordu kabul onun hızına yetişemedim. Beynim mi yavaşlamış ne, bir ara heyecanla bir sonraki sayfaya geçerken aklım hala 'e nasıl yani anlamadım ben şimdi' diyordu. Ben yine de geçtim sonraki sayfaya, sonuçta kervan yolda da düzülebilir bazen.
(Yorumlara bilmeyenler için kısaca yazar alper canıgüzü ve kitabı tanıtır nitelikte ufak yorum bırakacağım.)
Şimdi gerçekten kitap ve yazarı hakkında konuşalım, gerçekten. Bilinçaltımın fark ettiği ama benim bi türlü seçemediğim bir şeyi var bu adamın. Belki de kişisel bi sempatidir ama daha ötesinde içten içe başka edebi bi vasfı olduğunu düşünüyorum. Belki betimlemeleri şıp diye beynimde oturduğu için kendini bu kadar hızlı okutturup kendine bağlıyordur bilemeyeceğim. Anlatmışımdır, ilk Alper Canıgüz kitabım Kan ve Güldü, hızlıca bitmişti yine ve benim için sadece hızlı biten öylesine güzel bi kitaptı -ta ki bir gün mutfakta oyalanırken hatırladığım ama nerden olduğunu bilemediğim görüntülerin bir kitaptan hem de Kan ve Gülden olduğunu anlayana kadar. Çünkü görüntüler o kadar canlıydı ki ben bi filmde mi gördüm yt shortsda mı izledim yoksa rüya mıydı diye baya düşündükten sonra bu görüntülerin bi kitap aracılığıyla beynime kazınmış olduğunu anlamak vay be dedirtmişti... Bugün yine bu kitabı sovyetler birliği kampüsü yeraltı mahzeninde okurken kıkırdamamak için zor tuttum kendimi çünkü onlarla, karakterlerle, o masadaydım dkskdjdkdldjxjxj aslında belki komik değildi belki hiçbir mizah ögesi barındırmıyordu ama sevdiğim 2 elemanla (hamit ve hector) oturuyor kaygısız muhabbetlerine eşlik ediyordum. Hamit Hectoru zorbalıyordu, bunu en kayıtsız haliyle yapıyordu ben de gülüyordum. Ve onlar 2000 yılındaydı ben ise 2024.
Aga kitabın bir başka iyi özelliği her duyguya anında başarılı ama özensiz bir şekilde geçiş yapabilmesi. Bir anda içli bi hüzün kaplıyor tüm sayfayı, sanki tüm kitap aslında bir adamın bunalımlı monologundan oluşuyormuş gibi bir atmosfere sahip oluyor. Verileni alıyorsunuz bir okuyucu olarak. Sonra bir anda romantikleşiyor, alıyorsunu, komedi oluyor alıyorsunuz, aksiyon oluyor alıyorsunuz, ne verse alıyorsunuz. Yani ben aldım.
Alper Canıgüz'de fark ettiğim birkaç şey var, mesela bunu kan ve gülde hatırlamıyorum ama Oğullar ve Rencide Ruhlarda da Cehennem Çiçeğinde de ve yine Tatlı Rüyalarda da ana hikayeyi bölerek araya bağımsız bir hikaye koyuyor. Ben o hikayeleri de çok seviyorum.
Bir de belli başlı karakterler var tabi, bunlar sanırım yazarın kendi hayatında yer alan tiplemelerin kitaba yansımış hali. Mesela tahtakafa ve yanındaki keş arkadaş ortamı, sürekli alkolle ama sakinliğiyle anılan bi baba, dominant ve hakkında sevgi cümleciği kurulmayan bi anne, dini hissettirecek bir yan karakter, fırlama ve zeki eleman, zeki ve ulaşılamayan bi kadın, ay ve küçük kız, bilge bi üst merci.
Kitapta sevmediğim tek olay Profesörün öğrencilerle vedalaştığı kısımdı, sevmedim. Gözüme batan şey dialoglardı çünkü aynı dialoglar önceki sayfalarda geçerken Olcayto fişeğin içinden öğrencileri salaklaması beni rahatlatıyordu şimdi ise gerçekten böyle hababam sınıfı modunda saçma bi anın olması biraz hoşuma gitmedi yani. Bir de master öğrencilerinin bu kadar lise modunda olmasından haz etmedim ama benim yerime orda zaten haz etmeyen bir karakter de oluşturulduğu için (profesör) çok da sesimi çıkartmayacağım.
Son olarak kitabın hızıyla ilgili bir şey söylemek istiyorum, Alper Canıgüz kitaplarında genelde olay akışı hızlı olmasına rağmen hız değerinin min olduğu ve max olduğu belirgin iki olay yaşanıyor. Min olduğu nokta yukarıda bahsettiğim ek hikaye kısmında yaşanırken max nokta ise ikinci yarıda ve belki sonlara doğru gerçekleşiyor. Max kısmında hem yavaş ve olayları anlaya anlaya okumak istiyorum hem de bi an önce filmi devam ettirmek istiyorum çok garip bi an oluyor dkskdjfkxlsksjd
Bir şey daha var unutmadan onu da yazayım, düşlere inanmakla ilgili, bir ara çok yanlış bi düşüncem olmuştu, kimse de bana yanlış olduğunu söylememişti ama zaten çok az insanla paylaşmıştım. 12.sınıf zamanlarıydı yanılmıyorsam gerçekten de bir şeyi düşlemenin yaşamak kadar gerçek olabileceğini düşünüyordum dolayısıyla istediğim herhangi bir şeyi yapmak için çabalamıyor sadece hayalini kurunca oldu bu iş diyip olayı bitiriyordum. Hırssız kendi kendine ve başarısız hayatımın temelleriymiş meğer, bu kitapta da benzer düşünceler gördüm mesela bi alıntı bırakayım;
Vazgeçtim bırakmıyorum okuyun işte.
Uzun lafın kısası Alper beyle sokakta bir yerde bi karşılaşsak fena olmaz. Bi selamlqşmam bi teşekkür etmem lazım sanki.
Kitabın şarkısını yine Teomandan Renkli Rüyalar Oteli seçiyorum. Çünkü bi ara mola verdiğimde kendimi bu şarkıyı söylerken bulmuştum ve neden olmasın
Düşlüyorum öyleyse vardır
İstikrarlı hayal hakikattir
İnsan alemde hayal ettiği müddetçe yaşar
Hoşçakalın arkadaşlar uzun bir yazı oldu okuduysanız ne güzel umarım sizi bu kadar uzun süre hatta tutabilen bi yazı olmuştur, hoş bu konuda kendimden yana beklentilerimi kısıyorum. Normalde tekrar tekrar gözden geçirirdim ama bu sefer geçirmeyeceğim, klavye hataları için kusura bakmayın. Yazımda çelişkiler varsa yarısını öğlen yarısını akşam yazdığım içindir benim fikirlerim bu kadar bu kadar hızlı değişmese de ifade ediş şeklim hızlı değiştiği için çelişki doğmuş olabilir, bazen o kadar saçma ifade ediyorum ki ertesi gün ben de anlamıyorum yazdığım şeyi.
Neyse
Sevgiler
Saygılar
Tatlı rüyalar
Kovalasın karnabaharlar