"𝗢 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗳𝗮𝗸𝗶𝗿𝘀𝗲 𝗰̧𝗼𝗰𝘂𝗸 𝗱𝗼𝗴̆𝘂𝗿𝗺𝗮𝘀𝗮𝘆𝗱𝛊." Pekâla sanırsam bu kitabı deneme sınavına gireceğim gün okumak büyük bir hataydı. Ortaokuldan beri en yakın arkadaşlar olarak tanımlanan iki öğrenci kızımızın arasındaki ilişkiye oldukça çarpıcı şekilde değinen bir kitap ile karşınızdayım. 'Arkadaşı Suçlamak' kitabı,…devamı"𝗢 𝗸𝗮𝗱𝗮𝗿 𝗳𝗮𝗸𝗶𝗿𝘀𝗲 𝗰̧𝗼𝗰𝘂𝗸 𝗱𝗼𝗴̆𝘂𝗿𝗺𝗮𝘀𝗮𝘆𝗱𝛊."
Pekâla sanırsam bu kitabı deneme sınavına gireceğim gün okumak büyük bir hataydı.
Ortaokuldan beri en yakın arkadaşlar olarak tanımlanan iki öğrenci kızımızın arasındaki ilişkiye oldukça çarpıcı şekilde değinen bir kitap ile karşınızdayım. 'Arkadaşı Suçlamak' kitabı, bir gün deneme çıkışı okulda bir intihar olarak lanse edilen cinayetin gerçekleşmesi ile başlar. Bu cinayetin baş suçlusu olarak Soın'ın yani maktulün en yakın arkadaşı olan Cuyon gösterilir. Herkes şaşkındır çünkü on yedi yaşındaki genç bir kız neden en yakın arkadaşını öldürmüş olabilir düşüncesindedirler. E haksız da değiller aslında.
Kitabımız Soın'ın ölümünü oldukça detaylı bir şekilde işler, şöyle ki kızımız ile alakadar olan her kimse ile(annesi,market sahibi,okul müdürü vs) röportaj yapılır ve bu olay hakkında bildiklerini anlatması istenilir. Alakalı, alakasız birçok kimse bildiklerini objektif(!) bir şekilde aktarır ve bu ifadeleri Cuyon'un da kendini aklama sürecinde kullanmaya çalışır. Bakalım katilimiz gerçekten de Cuyon mu?
Bu olay adı altında aslında yazar akran zorbalığı, ilgisiz aile gibi toplumda var olan sorunları bize yansıtmaktadır. Kitabı okurken birçok kısımda hüzünlendim, gözlerim doldu ve en önemlisi de karakterimizle empati yapıp onu anlamaya çalıştım. (gerçi anlamak pek zor olmadı zira karakterler ile ortak noktam oldukça fazla)
Ayrıca geçen saatlerde kitaba verilen diğer yorumları da okudum ve şunu fark ettim: birçok kimse Cuyon karakterini oldukça kötü, bencil, ergen bir kimse olarak görüp ona nefretlerini kusmuşlar ve Soın'ı göklere yükseltmişler. Buna karşın o kadar üzüldüm ki, aslında böyle şeyler görecelidir belki onlara öyle gelmiş olabilir. Ancak,ufacık bir kendini onların yerine koyma hareketinde bulunsalardı eminim ki fikirleri değişecekti.
Kitap oldukça yalın, sade bir şekilde yazılmış fakat bununla birlikte duyguları da bir o kadar iyi aktarmış. Hem öyle bir akıcılıkla yazılmış ki isterseniz tek oturuşta bile bitirebilirsiniz, (tabii ben öyle yapamasam da) Bu noktada kitap çevirisine de değinmem gerekriğini düşünüyorum, o kadar iyi ve uyumlu şekilde tercüme edilmiş ki okumayı aksattıran tek bir noktaya dahi rastlamadım.
Yorum yazarken özellikle değinmek istediğim bir nokta vardı, kitabın sonu.
O kadar etkileyiciydi ki... Hem bu kadar gerçek hem bu kadar üzücü olmak...
Asla hayalimdeki gibi bitmedi ve ben de en çok kısımda etkilendim aslında. Yazar öyle çarpıcı bitirmiş ki ağzım açık sayfaya bakakaldım bir süre.
Sonuç olarak okuması oldukça rahat keza aynı şekilde güzel olan bu kitabı listenize eklemenizi kesinlikle öneririm. Yanlış hatırlamıyorsam Kore Aile Bakanı bile bu kitabı ebeveynlerin okuması gerektiği kitaplar listesine almış. Fevkalâde bir girişim doğrusu.
Yalnız sözümü bitirmeden önce size bir şey sormak istiyorum, sizce gerçeklik tek midir yoksa bakış açısı mı vardır?
☁️"Doğru,seni sevdim. Ne söylersem söyleyeyim arkamdan beni kötülemeyecek bir arkadaş olmanı sevdim, kalbimden geçen her şeyi sana anlatabilmeyi sevdim. Mutlu olduğunda içtenlikle benimle birlikte sevinmeni,yanlış bir şey yaptığımda bana hayal kırıklığı dolu gözlerle bakmamanı sevdim. Beni olduğum halimle kabul ettiğin için sevdim."
☁️"Ama benim kızımın yanlışı neydi ki? Senin onun için verdiğin kadarını o sana veremediği için mi böyle yaptın? Keşke söyleseydin... Bana söyleseydin... O zaman ne yapıp edip bir şeyler verirdim ben de. Üzgünüm. Âciz bir insan olduğum için. Soın'ın senden tek taraflı hep aldığını bildiğim hâlde sana hiçbir şey veremedim. Hepsi benim suçum... Sen neden benim Soın'ıma bunu yaptın? Soın yalnız kalmaktan ne kadar da korkar... Ayrıldığı son ana kadar onu terk ettin, gözlerini yalnız yumdu. Neden yaptın, neden..."
Cuyon ve Soın...