Kısa ve net: Filme bayıldım. Daha doğrusu şöyle demeliyim: BAA YIIIL DIIM (Kulaklarınız kusuruma bakmasın lütfen. Sakin bir tonda söylemek kesmedi de 😅) Anthony Hopkins'ciğim her zamanki gibi yine oyunculuğunu döktürmüş. ✨ Filmin ilk 10-15 dakikasında sıkılmıştım ve dedim, hep…devamıKısa ve net: Filme bayıldım. Daha doğrusu şöyle demeliyim: BAA YIIIL DIIM (Kulaklarınız kusuruma bakmasın lütfen. Sakin bir tonda söylemek kesmedi de 😅)
Anthony Hopkins'ciğim her zamanki gibi yine oyunculuğunu döktürmüş. ✨
Filmin ilk 10-15 dakikasında sıkılmıştım ve dedim, hep böyle gidiyorsa yandık, zor izlerim. Ama sonra birden "Ne, noluyor, nerede, kim?" diye ortaya karışık soru cümbüşü sunmaya başladığında film, beni tuttu, sarmaladı, kattı beraberine, su gibi aktı, gitti, bitti.
Film düz bir anlatımı tercih etseydi sanıyorum bu kadar beğenmezdim ama bu hâliyle anlatmayıp adeta direkt yaşatması cidden çok hoştu.
⚠️Birkaç tane de spoilerlı yorum⚠️
Spoi bitim noktasına kaçınız
👇🏻
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
▪ Öncelikle zaman algısı başlarda benim kafamı çok kurcalamıştı, sanki geriye doğru gidiyor gibi gelmişti bir an ama olayların bir sıralaması yoktu sanıyorum. Sadece zihnindeki karışıklık yansıtılıyordu.
▪︎ Bu karmaşa hissini yaşatması cidden filmi çok başarılı kılıyor bence, alzheimer hastası gibi izleyici olarak bizim de zihnimiz karıştı. Hastalığı izlemedik adeta yaşadık.
▪︎ Sinematografik açıdan evin planı, dış kapının yeri aynı olması ama geri kalan her şeyin değişmesi de hoştu. Tıpkı Anthony'nin zihni gibi temel plan sabit, yani kim olduğunu hatırlıyor ama geri kalan her şey, kişiler, olaylar, yüzler ile beraber ev de değişip duruyordu. En son kendini de unuttuğunda sadece yatak odası kaldı, dış kapıyı hatta evin diğer odalarını bile göremez olduk çünkü Anthony'nin zihni artık tamamen sisler içerisinde kalmıştı.
▪︎ Bir diğer hoş detay da Anthony'nin pencereden baktığında gördüğü poşetle oynayan çocuktu, poşet çocuğun elinden uçup gidiyor, çocuk tekrar yakalıyor ve poşet yine uçuyordu. Bu durum da tıpkı Anthony'nin aklına benziyordu. Bir unutuyor, bir hatırlıyor, zihnindeki gelgit dalgaları durmadan birbirine karışıyordu. Bu sahnede hem çocukluk vardı hem de insanın ellerinden kayıp gidenler...
▪︎ Bir de saat detayına gelelim. Bunun üzerinden çıkarabildiğim mânâ da Anthony'nin saati kolunda olduğu sürece kontrol de elinde gibi hissediyordu. Saatini kaybettikçe kontrolünü de kaybediyordu ve tam da bu yüzden başkalarının saatini çalması demek sanki aklını da çalıyorlarmış demekti. Kontrolünü kaybetmek, eksilmek onu korkutuyordu ve bunun için saatine (yani zamanı bilmeye) takıntılı hâle gelmişti. En sonda ağladığı sahnede de saati yoktu, artık kontrolü tamamen kaybetmiş, aklı büsbütün karışmış, kim olduğunu dahi bilemez olmuştu ve zamanın bir anlamı da kalmamıştı.
▪︎ Ve son olarak yine bu sahnede, yani Anthony'nin ağladığı yerde kadının "Bir dakika içinde iyi hissedeceksin. Söz veriyorum." demesi unutmanın hem kötü hem de iyi yanlarını düşündürüyordu. Unutmak iyi çünkü acıların, kötü durumların etki süresi kısalıyor, o nahoş ruh hâllerinden tez kurtulmak kolaylaşıyor ve aynı zamanda unutmak kötü çünkü bu durum aynı şeyleri, aynı acıları tekrar tekrar yaşamak, unutup unutup yine aynı şeylere maruz kalmak da demek oluyor...
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
⚠️Spoiler bitti⚠️
Kısacası ben zaten bu tarz beyin yakan filmleri özellikle seviyorum ama bu film, bir ayrı hoşuma gitti. Nasıl tarif etseem.. buldum. Sanki derin bir duygusallığı alıp direkt kafamıza fırlatmak istemişler de ıskalayıp yüreğimizin tam ortasına isabet etmiş gibi bir his... Bu filmi layıkıyla özetler bence.
📌 "Peki ya ben?.. Ben tam olarak kimim?"🌳🍃🌦
9/10
⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐⭐☆