Izlediğim tüm filmleri unutuyorum: Godfather'ı, Scarface'i, Tarkovsky'leri, Bergmanları; enfes sanat kokan Avrupa filmlerini... Hepsi de unutulmaya değer filmlermiș meğersem... Ben bir arayıșta imișim, yolculuğumun sonuna da gelmișim... Sanki sinemada sonsuz bir ayrılık yașayacakmıș gibiyim. Bu eșsiz diyarı bırakacak bir garibim...…devamıIzlediğim tüm filmleri unutuyorum: Godfather'ı, Scarface'i, Tarkovsky'leri, Bergmanları; enfes sanat kokan Avrupa filmlerini... Hepsi de unutulmaya değer filmlermiș meğersem... Ben bir arayıșta imișim, yolculuğumun sonuna da gelmișim... Sanki sinemada sonsuz bir ayrılık yașayacakmıș gibiyim. Bu eșsiz diyarı bırakacak bir garibim... Filmden filme bir kurbağa gibi zıpladığım günler geride kalmıș... Yuvamı bulmușum sanki... Sıcacık bir ortamda tamamıyla kendimi hissediyor ve etrafımdaki olan bitenden en ufak bir kușku duymuyorum; Ben yuvamı bulmușum!
Memleketimin harikulade mekânlarında çekilmiș bu eșsiz eserin içinde saklı kalmak istiyorum diyebilirim. Çekimleri, müzikleri, oyuncuları sanki hepsi bana hitap ediyor; bana beni anlatıyor yahut bana bir uyarı veriyor gibiler. Haluk Bilginer, bașını kameraya çevirip bana bir göz kırpsa, heyecandan ölürdüm sanırım.
Kıskanmayınn. Buna ne hacet! Her bir diyalogta hepimize göz kırpıyordu oyuncular.. Aydın Bey, Içine attığı onca gerçek; insanların içindeki kire ve pasağa karșın kayıtsızlığı ve sanat așkı ile.. Güzeller güzeli genç karısı Nihal, senelerce çektiği ilgisizlik ve aradığı koskocaman sarılmalar, yoksun olduğu sevgi ile.. Ve Necla Hanım, sıkıntısına dayanamayarak yanındaki insana attığı tiratlar ile... Hoca Hamdi, yoksulluğun verdiği tiksinti dolu çaresizlik ile... İsmail, nefretin, yașam bilmezliğin, edep adap bilmezliğin karıșımı ile... Öğretmen Levent.......
Uzaaar gider. Bu film Cannes film festivalinde ödül almıș olabilir.. Ödül vermek bile haksızlık. Dünyanın en nadide eseri seçilmeli... Beğenmeyen insanlar dıșlanarak "Sen filmden anlamıyorsun denilmeli". Dostoyevski'ye senden daha iyi anlatılar var denilmeli... Tüm dünyaya "Sevișme sahnesi olmadan film çekilebilir" denilmeli... Amerikan filmlerine "Sen sanattan anlasan ne çıkar" demeli... Türk insanına "Böyle bir filmin yapılmıș, senin bu filme verdiğin değer bu mu?" denilmeli... Ve Oğuzhan'a da "Sen neden bu filmi daha yeni izliyorsun, üstelik senin memleketinde çekilmiș" denilmeli...
Bende șunları demek istiyorum. Iyi ki 15 yașımda falan izlememișim. O anki aklım ile șimdiki aklım bir değil, bu olgun ve sanatsal filmi daha bir olgun yașta izlemek önemli, Memleketimin manzarasını tüm dünyaya tașıyıp Fransalar'da ödül aldırtadan Nuri Bilge Ceylan'a da teșekkür edilmeli! Filmi beğendiğimi her bir satırdan anlıyorsunuzdur ablalarım, abilerim, kardeșlerim, dostlarım... Memleketimi çok övdüm biliyorum; ama Hak ediyor. Gelin bi gezin Kapadokya'yı... Șu Harika Atlar Diyarını.. Kıș'ı bir de burda tadın... Bahar'ı her yerde tadarsınız.
Neyse ben Bașkalı'lar gelmeden kaçıyorum ☺️☺️☺️☺️ Sizi seviyorum. 10/11