Spoiler içeriyor
Gerçekten izlemeyecektim. Bakın gerçekten izlemeyecektim ama kötü denilen şeyleri izleme zaafım var. Böyle de bir manyağım işte. Bu dizinin nefret edeni tam ediyor, seveni de tam seviyor. Anlayamadım pek o yüzden kendim denemek istedim açıkçası. Tipik bir wattpad hikayesini dizi…devamıGerçekten izlemeyecektim. Bakın gerçekten izlemeyecektim ama kötü denilen şeyleri izleme zaafım var. Böyle de bir manyağım işte. Bu dizinin nefret edeni tam ediyor, seveni de tam seviyor. Anlayamadım pek o yüzden kendim denemek istedim açıkçası.
Tipik bir wattpad hikayesini dizi yapmışlar. Değişik olan tek kısım kızın konuşamıyor olması. Dizi biraz ortalardan başlıyor. Başrolümüz Saeon cumhurbaşkanlığı basın sözcüsü ve diğer başrolümüz Heejoo ise orada ünlü bir gazete sahibinin kızı. Saeon aslında kızın ablasıyla evlenecekmiş fakat ablası düğünden bir gün önce kaçtığı için mal gibi küçük kızı adama vermişler. Sinirlenmeyeceğim. Sinirlenmeyeceğim. Bunu yazarken fark ettim ki bu bir Türk dizisi olsa ve annem izlese gerçekten çok dalga geçip ne biçim diziler izliyorsun derdim. Şimdi aynısını ben yapıyorum. Gerçekten kendimden utandım biraz.
Cidden ilk bölüm sonu şok etti diyebilirim. Kız birden konuşmaya başlayıp, kendini kaçıran adamın telefonunu da alıp oymuş gibi davranınca şok olmamak elde değil. Kız babasıyla tehtid ediliyor, annesinin tek amacı para kazanmak ve başrolümüz şu an eşi olan kadını umursamıyor bile. O kadar ama o kadar klişe ve her yerden zorla birbirine bağlanmış bir senaryo ki. İkinci bölüm sonunda da başka şok yaşatıyorlar. Daha doğrusu şok etmek değil de olayı yine öyle değil de böyle diyerek bize sunuyorlar. Bu sefer de adamın aslında ablayla değil de kardeşle evlenme planını kendi yaptığını görüyoruz.
Yani bu dizi bana hiçbir şey hissettirmiyor. Başrol erkeğe ısınmaya başlayacakken dizi bitti zaten. Kız biraz yapmacık geliyor açıkçası. Gerçekten çok şok etmek için çok fazla olayı birbirine katmışlar ve ben yakalamakta çok zorlandım açıkçası. Bir sürü olay var, kim kimin çocuğu anlamakta çok zorlanıyorsunuz ve hiç durmasan başrollerimizden birinin başına bir şeyler geliyor. Sonra da birbirlerini kurtarıyorlar. Çok klişe ve çok zorlama. Ama kendini izlettiriyor. Bitirdim yani iki günde. Son bölümü çok çok fena kötüydü. Hani anlatamam izlemeye ben bile utandım yani çok kötüydü. Tam ortalama bir dizi oldu benim için ama son bölüm maalesef beni şok etti bu yüzden 4 puan vereceğim.
✔️4/10
'15.02.25~ 16.02.25
FORMULA 1 : Drive To Survive "Every dream needs a team." 7️⃣. sezonu (2024 GP) ilk defa her şeyi bilerek izliyorum ve bu gerçekten çok heyecan verici benim için. Bu belgeseli işte şimdi tamamen objektif bir şekilde değerlendirebileceğim. Şimdiden 4…devamıFORMULA 1 : Drive To Survive
"Every dream needs a team."
7️⃣. sezonu (2024 GP) ilk defa her şeyi bilerek izliyorum ve bu gerçekten çok heyecan verici benim için. Bu belgeseli işte şimdi tamamen objektif bir şekilde değerlendirebileceğim. Şimdiden 4 büyük olayın belgeselde olmadığını biliyoruz mesela. Kim bilir öncekilerde ne gibi olayları anlatmadılar.
Bu sezonun en en en büyük haberi tabiki Hamilton&Ferrari haberiydi. Sezon başlamadan patlatılan bu bomba tüm gride yayıldı, sadece Mercedes ve Ferrari etkilenmedi yani. Az değil tam 12 yıl sonra gelen bu haberle birlikte tabiki en çok yıkılan kişi Toto oluyor. Hamilton'a çok başka bir sevgisi var zaten, bir de bir sürü şampiyonluk kazanmışlar beraber. En çok üzülen ve şok olan kesinlikle o. Bir de tabiki benim favorim olan Carlos Sainz. Ben açıkçası gerçekten objektif bir yorum olarak Hamilton'ın tüm büyük pilotlar gibi Ferrari denemesini ve belki de burada emekli olmasını çok mantıklı buluyorum. Fakat Ferrari'nin proje çocuğu Charles Leclerc varken böyle büyük bir pilotu getirmek takım için çok mantıklı değil. Tamamen kendi düşüncem ama yıl içinde gerçekten büyük takım içi kavgaları döneceğini düşünmeye başladım. Kim kimi kesecek bilemeyiz ama bir şampiyonluk yerimiz var ve birinin bu yolda kendini feda etmesi gerekecek. Bunu izlemek de bana büyük bir zevk verecek çünkü dediğim gibi başta feda edilen Carlos Sainz'ı tutuyorum... Bu konuda biraz Lando'nun içinde olmadığı kavgalara yaklaşımı gibi olacağım. Sadece kaostan eğlenceğim.
Toto: "Why don't we do a Lewis edition?" (araba için)
George: "And then we'll bring it next year so when we're ahead of you, you can look at it from behind and get a really good view of it." (Hamilton'a söylüyor)
Gridde gerçekten neredeyse nefret ettiğim 2 pilot ve bazı takım çalışanları var. Bu takım çalışanlarının başında Horner geliyor. Olaylarıyla alakasız zaten önceden de hiç sevmediğim biriydi kendisi ve bu yıl başında çıkan olayları da tuzu biberi oldu. Bu olay gerçekten büyük bir olay olmasına rağmen işin üstü 1 sezon boyunca mükemmel kapatıldı. Ne işine son verildi ne de Max'in şampiyonluğunu etkiledi. İddialar düşürüldükten sonra bile tüm takım principlelarına ve tüm basına isimsiz maillerle bu meslektaşıyla olan uygunsuz konuşmanın yayılması gerçekten bu olayı başka bir seviyeye taşımalıydı ve Horner görevden alınmalıydı. Son bölümde Zak'in şampiyonluk kazanması üzerine bir "Simply lovely." deyişi var, Horner öyle bir kuduruyor ki sezonun en zevk aldığım anıydı herhalde.
Lando "no wins" gerçekten çok iyi bir kelime oyunu kabul edelim şimdi. Ayrıca geçrekten bu yıla kadar hiç kazanamayan bir pilot olması da bunu hak ettiğini gösteriyor olabilir bize. Fakat McLaren gerçekten son yıllarda yeni yeni düştüğü çukurdan çıkan bir takım. Her şeyin pilotla alakalı olmadığı bir spor bu. Araban o kadar önemli ki pilot dünyanın en iyisi de olsa bazen olmuyor. O yüzden bence Lando bu sene kendini çok iyi kanıtladı. Aynı şekildi Oscar daha çaylak olmasına rağmen ilk yarışını kazandı ve bence çok iyi ilerlediler. Ben takım olarak McLaren tutuyorum ve gerçekten hak ederek bu şampiyonluğa ulaştıklarını düşünüyorum. Seneye Max'i zorlayacak birden fazla pilot var şimdi. Her şey gerçekten kızışmaya başladı fakat RedBull zaten McLaren'dan korkuyor ama Max'e de şampiyon olamayacağım korkusu 2024 sezonunda kesinlikle yüklendi. Lando'nun üzerindeki bu baskı beni çok geriyor. Sanki griddeki tüm pilotlarda bir şampiyon kumaşı varmış da Lando bu kumaşa sahip olmayan tek pilotmuş gibi bir düşünce oluşmuş durumda. Fakat 4 yıldır ezici bir şekilde şampiyon olan Max'i o kadar zorladı ki, Max'in 2021 halini tekrar gördük arkadaşlar. Lando çok küçümseniyor ve ben sürüşünün yeterli olduğunu, tek eksiğinin mentalitesi olduğunu düşünüyorum. Lando önümüzdeki birkaç yıl şampiyonluğu zorlayacak bir isim bence. Çünkü ben Ferrari'nin eline yüzüne bulaştıracağına eminim. Oscar ve Max'in Lando'yu zorlayacak iki kişi olduğunu düşünüyorum. Hamilton ve Leclerc'ün de başta yukarılarda olacağını fakat sonlara doğru tek hedeflerinin birbirleri olacağını düşünüyorum.
Tün bu olayların arasında hiç Russel'a odaklanmadığımı fark ettim izlerken. Aslında onun için her açıdan çok zor bir sezondu. İkinci pilot olduğu bariz belli olan biriyken bir anda takımın birinci pilotu gidiyor ve tüm yük sana biniyor. Kendini gösterebilirsen o yıllardır beklediğin yeri alırsın, gösteremezsen yine birkaç yıl orada kalırsın. Pole başladığı yarışlarda birinci olamadığı yetmezmiş gibi bir de Spa sonunda kilosu az geldiği için diskalifiye oldu. (belgeselde sanki kazanmış gibi gösterildi ayrıca) Tüm sezon diken üstünde bekledi ve gerçekten mükemmel bir geçmişi olan bu çocuk nasıl oldu da yıllardır kendini hiç gösteremedi? Oscar ve George gözümde mükemmel başarılarla büyüyen iki pilottur ve ikisinden de istenilen performans gelmiyor. Bu da bence çok şaşırtıcı olan başka bir olay. Russel'ın Singapur sonunda krizinib yayınlanmasını da hiç normal bulmuyor fakat gerçekten bu sporun ne kadar zor olduğunu bir kere daha en yakından gördük. İnanılmaz üzücü ve tüyler ürpertici bir sahneydi.
Perez kesinlikle bu dönemin çok konuşulması gereken isimlerinden. Aslında McLaren şampiyonluğu biraz Perez sayesinde. McLaren'ın liderliğe çıkışını Perez sağladı, Ferrari ile kapışmayı yenmeleri McLaren'ın kendi gücündendi. Perez'i gerçekten hiç sevmem. Neredeyse nefret ettiğim sayılı pilotlardan. Ama sonuçta bir çaylak değil ve gridin en eski pilotlarından biri. İlerleyişi(ilerleyemeyişi), herkes ayrılsın diye beklerken sözleşme yenilemeleri, dönem ortasında yerine geçecek kişilerin bile tartışması fakat bir şans daha verilmesi, çoğu sıralama turunda Q1'de kalması (ki takım arkadaşı hep Q3'de iken) , sonrasında tüm Meksika sponsorluğunu ve büyük bir parayı kaybedip sözleşmeyi iptal etmeleri. Hani akılları tam olarak neredeydi de o sözleşme yenilendi zaten? Bunların hepsi çok büyük olaylardı çünkü bu koltuk 4 yıldır griddeki en iyi takımın ikinci koltuğu sonuçta. Ama belgeselde bu olayların yüzde onunu anca izliyoruz. Belgeseldeki her şeye inanılmaması ve her şeyin bu kadar olduğunun sanılmaması gerektiğini anlayabilirsiniz.
Bazı sürücülerin özel hayatlarını da gördüğümüz 7.bölüm hakkında da biraz konuşmak istiyorum.
Ben mesela George ve Albon'un yakın arkadaş olduklarını bilmiyordum. George'un manyak gibi yanında yastığını ve hatta yorganını taşıdığını bilmiyordum. Burada biraz yakınlaştık ama. O da huyluymuş benim gibi herhalde. Pierre ve Charles'ın çok yakın olduğunu biliyordum tabiki fakat Pierre'in her yere geç kalan biri olduğunu bilmiyordum. Alex'in hep hakkı yendi mesela. Bunu çok daha iyi gördük bu bölümde. Alex ilk Redbull'a alındığında Max çaylak her pilota uyguladığı gibi onu da yedi ve Alex bir daha kurtulamadı. Halbuki kendisinin geçmişi George kadar parlak. Zaten Redbull hiç denemeden bir çaylağı buna güvenerek aldı. Liam'a da bu yıl aynısının olacağını bilmeyen yoktur. Max'in yanına çaylak getirilmez. Yoksa o çaylağın kariyeri biter. Lando'nun "Şu an yarışmamın sebeplerinden biri Alex Albon." demesi mesela çok özel. Sonra Alex'in "Şimdi herkesi önümde görüyorum." demesi de bir o kadar kırıcı.
Ricciardo'nun gidişi bana çok saçma geliyor. Resmen Perez'in yollanacağı kesin değilken o koltuğa birini arıyorlar. Bu kişi Daniel olmuyor. Liam Lawson onun yerine getiriliyor. Fakat 2025'de bir haber alıyoruz. Yıllarını Redbull'a harcamış Yuki değil de çaylak Lawson alınıyor o koltuğa. Yani Redbull her açıdan fena saçmalıyor. Evet Perez'i gönderecektin. Evet yerine daha önce çalıştığın yedek takımından birini alacaktın. Ama bu kişi Lawson olmalı mıydı? Bence Yuki denenmeliydi. Daniel gönderimeli miydi? Buna hiçbir zaman direkt evet diyemeyecek kadar çok seviyorum onu maalesef. Belki son kez Redbull koltuğunda denenebilirdi? Daniel'in çok yanlış yönlere sapmış bir yolu olduğunu düşünüyorum. Hiçbir zaman o koltuğu bırakmamalıydı. Ama bıraktı ve herkes ikinci bir şansı hak etmez mi? Ya Yuki ya da Daniel olmalıydı o koltukta. Olmadığı duruma daha önce yapmadıkları şey değil anında değiştirmek. Lawson RB'de bekleyebilirdi. Testlerde gerçekten etkileyici olduğunu kabul edebiliriz. Ben bile heyecanlandım açıkçası. Ama asıl hafta sonu gelince işler testdeki gibi olmuyor. Şimdi bir Albon, Gasly vakası daha izleyeceğiz gibi.
Bize sanki Alpine Ocon'u gönderdi gibi gösterirlerken aslında belgeselden görüyoruz ki ilk Ocon bu tercihi yapmış ve Haas'ı seçmiş. İlk defa bilmediğimiz ama belgeselin bize gösterdiği bir gerçekle karşlıaşıyoruz herhalde. Bu sezon gridin neredeyse yarısı çaylak ve bu gerçekten heyecan verici olmasının yanında korkutucu da. Beklenmedik yetenekler kazanabiliriz ya da gerçekten çok büyük kazalara neden olabilirler. Önümüzdeki sezon her yönden çok ama çok çekişmeli ve eğlenceli olacak. Son bir hafta ve artık bekleyemiyorum...
Özel anlar yorumlarda. 👇👇
Spoiler içeriyor
Bir Güney Kore dizisi daha o zaman. Beni bu son postlarıma bakarak ilk defa görenler için söyleyeyim. Sadece kdrama izlemiyorum arkadaşlar. Her şeyi izliyorum fakat 4 tane ard arda kdrama izledim ve nedenini ben de bilmiyorum. IU benim hep çok…devamıBir Güney Kore dizisi daha o zaman. Beni bu son postlarıma bakarak ilk defa görenler için söyleyeyim. Sadece kdrama izlemiyorum arkadaşlar. Her şeyi izliyorum fakat 4 tane ard arda kdrama izledim ve nedenini ben de bilmiyorum.
IU benim hep çok sevdiğim bir idol ve oyuncu olmuştur. Açıkçası onu fantastik ve tarihi yapımlara çok yakıştırıyorum. Mükemmel bir güzelliği var ve oyunculuğuyla da bu ağır türleri kaldırabildiğini düşünüyorum. Yeo Jingoo'nun ise hiçbir şeyini izlediğimi düşünmüyorum fakat kesinlikle tanıyorum. Bilemedim yani nasıl oldu bu, sanırım yan rollerde oyandığı şeyleri izledim.
Bir otelimiz var dizinin adında da gördüğümüz gibi. Bu otel ölüleri ağırlıyor. Bir gün otele ölmemiş, ölmeye yakın bir adam giriyor ve başrolümüz Manwol onun hayatını bir şartla bağışlıyor. Bu şart ise 20 yıl sonra şu an çocuk olan oğlunu ona vermesi. Adam ise çocuğunun önsüz büyümesini istemiyor ve bu teklifi kabul ederek yaşamaya devam ediyor. Bu 20 yıl sonra vadedilen çocuğun diğer başrolümüz olduğunu anlamak zor değil.
Ölenlerin yaşarken yapamadıklarını yapmaya fırsat bulduğu ve istemedikleri kadar teselli aldığı bir otel burası. Oteli sadece ölüler, ölüleri görebilenler ve yağmurlu/dolunaylı günlerde bazı yaşayanlar görebiliyor. Bizim başrolümüz gibi otele müdür olarak gelenler yaşayanlardan seçiliyor ve bu yaşayanlara ölüleri görme özelliği veriliyor. Manwol bu otele aslında tutsak edilmiş. Otelin içindeki ağaç onun cezası ve bu otelden bir günden fazla ayrılamıyor. Cezasını çektiğinde ise o da diğer tarafa geçebilecek. Ölü değil fakat o kadar uzun süredir yaşıyor ki ölü de denebilir. Cezasını çekmesi lazım çünkü yüzyıllar önce yaşadığı kabilemsi toplulupu öldürenleri öldürmüş. Kötü ruhların tekrar hayata dönmeden kaybolduğunu görüyoruz ve Manwol da kötü bir ruh olmaya yaklaşırken ona bu ceza veriliyor.
Chansung ve Manwol gerçekten birbirlerinin kaderi aslında. Chansung rüyasında Manwol'un eski hayatını görüyor ve o eski hayatındaki kişilerin tekrar dünyaya geldiklerini görüyoruz. Hepsiyle yüzleşmesini sağlıyor Manwol'ün ve aslında son bir kişi arıyor. Onu sevdiğini sanarken arkasından bıçaklayan o adamı. Ben bir süre bunun Chansung olduğunu düşündüm açıkçası. Sonra bizi olmadığına inandırdılar ve sonra olduğunu gösterdiler. Bu dizi bizimle oyun oynuyor çünkü en son olmadığında karar kılıyoruz. Son iki bölüm de diğer karakterlerin hikayeleri tamamlanıyor bu yüzden de çok güzeldi bence. Akılda soru işareti kalmıyor.
Başrollerin aralarındaki ilişkiyi çok sevdim açıkçası. İkisi de birbirini kendince korumaya çalışıyor. Adam tam bir green flag gerçekten. Uzun zamandır bu kadar green flag bir başrol izlememiştim. Mükemmel biri. Her şeyde kızın yanında olmaya çalışıyor ve hiçbir zorunluluğu yok aslında. Kaç kere gitmek için şansı oldu fakat kabul etmedi. Manwol yaşadıkları ve yaşadığı yılların da etkisiyle sinirli ve bıkkın biri. Herkes ondan tırsıyor fakar Chansung'un korkmayıp üstüne kafa tutması onu farklı biri haline getiriyor. Bence çok güzel bir diziydi ama tamamen fantastik olduğunu söylemem lazım. Biz yapsak ne kadar güleceğimi düşündük izlerken fakat asyalılar yapınca nedense komik gelmiyor. İyi seyirler.
✔️9/10
'04.02.25~07.02.25
Spoiler içeriyor
Bu sefer filmin yapısını da bildiğimden hiçbir şey beklemeyerek başladım açıkçası. Beklentim çok düşük olduğundan mıdır bilemem ama bunu orijinal İspanya versiyonundan daha başarılı buldum. Ama bunu anlayabiliyorum çünkü tüm yorumları ve eleştirileri göz önüne alınca gerçekten bazı şeyleri düzeltmişler.…devamıBu sefer filmin yapısını da bildiğimden hiçbir şey beklemeyerek başladım açıkçası. Beklentim çok düşük olduğundan mıdır bilemem ama bunu orijinal İspanya versiyonundan daha başarılı buldum. Ama bunu anlayabiliyorum çünkü tüm yorumları ve eleştirileri göz önüne alınca gerçekten bazı şeyleri düzeltmişler. Mesela araba konulu bir filminde neden bu kadar az araba varı çok eleştirmişlerdi. Ben burada Nascar'ın konuya eklenmesini ve ayrıca sanırım İngiltere olduğundan McLaren'ının marka olarak çok fazla bahsedilmesinden hoşlandım.
Sanırın ilk defa filmi bitirip yorum yazıyorum. Aslında yazmayı düşünmediğimden izlerken hiç taslağa başlamadım fakat bitirince her şeye yorum yazan biri olarak neden buna da yazmayayım diye düşündüm. Orijinal filmi Noah'ı çok beğendiğimden çekilebilir buluyordum. İlk filmini bu yüzden izleyebilmiştim ve zaten ikincisinden nefret ettim. Bu filmi de tam tersi Nick'i çok beğendiğimden izleyebildim. Ayrıca oyuncudan mı bilmiyorum ama Nick'in o ergen filmi izlermiş gibi hissettiren kötü çocuk hareketlerini ben bu filmde çok hissedemedim. Çocukta bir piç sırıtışı yok mesela diğerini aksine. Bu baya etkiliyor bence. Ayrıca çocuğun yarıştığını da görmedik, bir kavga izledik onu da zaten bitirmedi bile. Bu yüzden de daha çekilebilir geldi bana film. Ama hala çerezlik ve hiçbir zaman bu sıfatı aşamayacak bir senaryo.
✔️5/10
'15.02.25
Bu bir anda manyakça gelen Kdrama izleme isteği ne gerçekten bilmiyorum çünkü ben yaklaşık 4 yıl önce bir daha böyle Kdrama izlemeyeceğime emindim. Fakat hayat gerçekten hiç beklediğiniz gibi ilerlemiyor arkadaşlar. Ji Changwook benim Kdrama'yı bırakmaya başladığım zamanlarda tanıdığım bir…devamıBu bir anda manyakça gelen Kdrama izleme isteği ne gerçekten bilmiyorum çünkü ben yaklaşık 4 yıl önce bir daha böyle Kdrama izlemeyeceğime emindim. Fakat hayat gerçekten hiç beklediğiniz gibi ilerlemiyor arkadaşlar.
Ji Changwook benim Kdrama'yı bırakmaya başladığım zamanlarda tanıdığım bir oyuncu. İlk Suspicious Partner sonra da The K2 izleyerek gerçekten favori oyuncum yaptığım biri kendisi. Bir oyuncunum 40 yaşına gelip bu kadar iyi gözükmesini, ağlamasını ve oynamasını etik bulmuyorum. Gerçekten favori oyuncum olmasına rağmen o her dizisini izleyemedim çünkü bağımlılık yapıyor. Onu izledikten sonra içimden başka bir şey izlemek gelmiyor. Az çok beni tanıyanlar bilir ki hiçbir oyuncuyu bu kadar övmem ama bu adamı övüyorum maalesef. Bu bağımlılığı bile bile bir dizisine daha başladım. Hem dayanamadım hem de tiktok sağolsun çok spoiler verdi maalesef.
Bu üçüncü Kdramam art arda izlediğim ve üçünde de şaka gibi ama başrollerin önceden de tanışmalarını ve sonradan kavuşmalarını izliyoruz. Gerçekten yeter dedim yani.
Dizi benim için ne olup bittiğini yakalayamayacak şekilde başlıyor. Ben açıkçası dizinin ana fikri olan ropörtaj kısımlarını sevemedim. Hem çok hızlı hem de gereksiz gibi geldi. Onun aksine eskiyi izlemek güzeldi fakat çiftlerimizin arasındaki uyumu hissetsem de ne ara birbirlerine bu kadar aşık olduklarını anlayamadım. 3 çiftimiz var ve bu 3 çift birbirine bir noktadan bağlı fakat çok zorlama geldi bu kısımlar açıkçası. Rini ve Kyeongjun'un tanışmasını sevdim, çok tatlılardı fakat asıl başrollerimiz Jaewon ve Euno bir türlü oturamadı kafamda. Zaten bu dörtlünün dışındaki ikiliyi hiç anlamadım. O kısım da bana çok zorlama geldi.
Daha çok nasıl birbirlerini sevdiklerini değil de neden ayrılıp nasıl birbirlerini affettiklerini izliyoruz. Euno hep kameraya Jaewon'a gerçek kendini açmadığından ve bir yalan olduğundan bahsedip duruyor. Seul'den kaçmış çünkü eski kendini sevmediğinden yeni bir hayat kurmak istemiş fakat sonrasında Jaewon ile tanışınca her şey beklediği gibi ilerlemiyor. İlk başta biz kendini sevmediğini sanıyoruz fakat aslında etrafındaki iğrenç insanların onun üstüne geldiğini görüyoruz. Sonra Euno kaçarak Yanyang'a geliyor ve birkaç aylığına her şeyi bırakıp kendi olmaya çalışıyor. Kendini bulmaya çalışıyor aslında. Burada Jaewon'dan önce çok güzel insanlarla tanışıyor ve sonra hayatının aşkını buluyor. Fakat her şeye rağmen özgüvensiz ve bir hayal dünyasında yaşadığını düşünüyor. Bu halinin kendisi olduğuna o bile inanmıyorken Jaewon'un kendisine değil o hayal haline aşık olduğunu sanıyor. Bu düşünceden de kaçıyor.
Olayı yavaş yavaş anlatıp bize çözdüren bir diziydi. Çok mükemmel değildi çünkü karışık geldi fakat kısa olduğu için de çabuk bitti. Çok daha güzel diziler var ama. İzlenmese de olur yani.
✔️6/10
'30.01.24~04.02.24
Spoiler içeriyor
✨️ Tatil bitene kadar her gün 1 popüler film izliyorum. { Gün 7 } - SON GÜN (maalesef film izleme modunda hiç değilim ve devam edemedim) Anne Hathaway'in başrolünde olduğu yine challange'ın adına uyacak popülerlikte bir film. Başrolümüz Andy bir…devamı✨️ Tatil bitene kadar her gün 1 popüler film izliyorum. { Gün 7 } - SON GÜN (maalesef film izleme modunda hiç değilim ve devam edemedim)
Anne Hathaway'in başrolünde olduğu yine challange'ın adına uyacak popülerlikte bir film.
Başrolümüz Andy bir moda dergisinin şirketinde Miranda adındaki patronun asistanı olarak çalışmaya başlıyor. Aslında Andy hiç modaya uygun giyinen , bu kaygıyı taşıyan biri değil. Bence moda gerçekten kişiye özeldir fakat bir moda dergisinde çalışan biri için bu böyle olmuyor maalesef. Miranda neden Andy'yi işe aldığını anlatırkan normalde hep aynı tarz tipleri işe aldığını söylüyor. Tarzı olan, incecik, dergiye tapan kızlar. Andy bunların hiçbiri değil. Bence kesinlikle incecik ama onların istediği incelikte değilmiş. Fakat bu aldığı kızların hep hayal kırıklığı ve salak olduğunu söylüyor. Zaten Andy'de ben zekiyim diyerek işi kapmıştı.
Emily Blunt gerçekten çok değişik biri. Saç rengine göre karakteri ve yansıttığı hisler çok değişiyor ve mükemmel bir oyuncu kesinlikle. Dün Fall Guy izledim, bugün bunu izledim ve ikisinde de aynı oyuncunun oynadığını gerçekten tanımayan biri anlayamaz. İnanılmaz biri. Ayrıca yaşlanmıyor da.
Full koşuşturmacalı ve yeni bir hayata adım atmalı bir film izliyoruz. Yayınlanmamış Harry Potter'ı bulduğu sahnede bence hepimiz bir etkilendik. Aslında o yeni bir hayata adım atarken kendisinden bir şeyleri de o hayata katıyor ve bence herkes için etkileyici olan aslında bu. Yapılmayanı yapmayı konu almış bir film. Güzeldi.
✔️7/10
'22.01.25
Spoiler içeriyor
İki komşunun çocukları Seokryu ve Seunghyo, tekrardan eskisi gibi komşu olurlar. Amerika'da okuyup güzel bir işe sahip Seokryu evlenecekken vazgeçer, işinden istifa eder ve bunun için eve döner. Çocukluk arkadaşı iki kişinin birbirlerini sinir etmelerini izliyoruz ilk bölümde. Sonrasında da…devamıİki komşunun çocukları Seokryu ve Seunghyo, tekrardan eskisi gibi komşu olurlar. Amerika'da okuyup güzel bir işe sahip Seokryu evlenecekken vazgeçer, işinden istifa eder ve bunun için eve döner. Çocukluk arkadaşı iki kişinin birbirlerini sinir etmelerini izliyoruz ilk bölümde. Sonrasında da kızın ailesine aldığı bu radikal kararları açıklarken çocukla resmen soğanla dövülmelerini izliyoruz. Baya komik bir sahneydi açıkçası.
Bundan önce izlediğim dizide de başrollerimiz çocukluk arkadaşıydı. Şimdi de öyle. O yüzden bu dizide de bolca flashback göreceğiz hissine kapıldım. Tamamen şans eseri iki dizi de böyle çıktı gerçekten.
İki karakterimiz hem yakın arkadaş hem de komşular. Birbirlerini sinir etmeye bayılıyorlar. Seunghyo Kore'ye Fransa'dan gelmiş ve geldiğinde ona sahip çıkan tek kişi Seokryu olmuş. O yüzden onunla gerçekten yakın arkadaş olmuşlar. Anneleri de ayrıca arkadaş fakat ilk bölümlerden yakın arkadaşlar mı tam olarak anlayamadım. Seunghyo'nun annesi oğlunu çocukken çok fazla yalnız bırakmış ve ülke dışına gitmiş. Bu yüzden çok yakın olamadıklarını görüyoruz. Seokryu ise uzun süre yurt dışında çalışıp orada biraz zorbalığa uğramış, çok yakın arkadaş edinememiş sanırım ve şirketindekiler onu çok hırslı bulduğundan sevmiyor. Sonrasında nişanlısını onu aldatırken yakalıyor. Böylece evine temelli geri dönüyor.
Seunghyo'nun yüzücü olduğunu ve hatta milli takıma girdiğini görüyoruz fakat çok talihsiz bir trafik kazası geçiriyor ve spor kariyeri bitmek zorunda kalıyor. Aşırı üzdü bu beni gerçekten. Sonrasında Seokryu'nun da mide kanseri geçirdiğini ve her şeyi tek başına atlattığını görüyoruz. Ameliyat oluyor fakat kimseyi üzmemek için kimseye söyleyemiyor. Bunu herkes öğrendiğinde o kadar üzerine gidildi ki kıza şefkat göstermek yerine herkes ona bağırdı. Bu sahneler de beni gerçekten çok üzdü.
Çok fazla gelgitli, kavuşmada sıkıntı çekilen bir dizi. Başrollerimiz dışındaki karakterlerle de çok bağ kurdum aslında ben. Çiftimizin yakın arkadaşı Moeum mesela en sevdiğim karakter sanırım. Bir kere aşşşırı güzel. Danho ile çok yakıştıklarını düşünüyorum ve dizide beni en çok üzen hikayeye Danho sahip. Tüm ailesini kazada kaybediyor ve minik yeğenine sahip çıkıyor. Ona babalık yapıyor. Onların hikayesini ayrı olarak çook ama çok sevdim ve kavuşsunlar diye bekledim. Ki ben normalde yan karakterleri çok izlemeye sevmememe rağmen bayıldım. Sonra babaların içip durmaları aşırı komik sahneler ortaya çıkarmıştı. Onlarda da gül gül öldüm. Bizim çifti ailelerinin ilk sokakta gördüğü sahnede o kadar eğlendim ki orada da gerçekten çok güldüm. Seokryu'nun babasının emekli oluşuna çok üzüldüm fakat oranın yenilenip gökkuşağı adında Seokryu'nun işletmesi olmasına bayıldım. Gerçekten çok tatlı bitti dizi.
Bu dizi size hayatta beklenmedik çok fazla şeyin başınıza geleceğini gösteriyor. Gelebileceğini demedim dikkat ederseniz. Çünkü biraz düşünürseniz fark edersiniz ki çok iyi planladığınız şeylerde bile hayat kendinden bir şeyler katar. Fakat bu iyi ve kötü katılan şeylerin hep bir nedeni olduğuna inanırım. Buna inanıp bunu izlemek gerçekten güzeldi. Dizide o kadar kötü hastalıklarla ve aile sorunlarıyla başa çıkılıp güzel ve sevdikleriyle hayatlar kuruyorlar ki gerçekten bazen en kötüyü yaşayıp dipten çıkmak gerektiğini görüyorsunuz.
✔️8/10
'24.01.25~29.01.25
Spoiler içeriyor
✨️ Tatil bitene kadar her gün 1 popüler film izliyorum. { Gün 6 } Yine hiçbir şeyini bilmeden başladığım bir yapımda bu sefer güzel iki sürprizle karşılaştım. Gülse Birsel ve Engin Günaydın. Tam Avrup Yakası bitirmeye 5 bölümüm filan kalmışken…devamı✨️ Tatil bitene kadar her gün 1 popüler film izliyorum. { Gün 6 }
Yine hiçbir şeyini bilmeden başladığım bir yapımda bu sefer güzel iki sürprizle karşılaştım. Gülse Birsel ve Engin Günaydın. Tam Avrup Yakası bitirmeye 5 bölümüm filan kalmışken çok güzel oldu bana. Burhan karakterini izledikten sonra Engin Günaydın gözünüzde Burhan oluyor ve istemeden her karakterinde onu görmeye başladım. Bu sanırım bir hastalık.
İlişkisi biten Solmaz ve aynı şekilde evliliği hiçbir şey olmadan boşanma noktasına gelen Fiko bir gün yanlışlıkla bir kahve içerler beraber. Yanlışlıkla çünkü Fiko boşanma avukatını beklerken Solmaz da ona arkadaşlarının ayarladığı gözlüklü adamı arıyor. Onun yerine gözlüklü Fiko'yu buluyor. Sonra bizim Fiko bu Solmaz'ın evine taşınıyor. Solmaz'ın kızı evlenecekken Fiko'yu sahte baba yapıyorlar derken olaylar ardı adına geliyor.
Oyuncu kadrosu öncelikle mükemmel. Engin Günaydın, Gülse Birsel, Demet Evgar ve çok daha fazlasının olduğu bir Türk komedi filmi. Aşırı eğlenceli başladı ve devam etti tabiki. Böyle düzgün komedi filmlerini seviyorum ya ve biliyorsunuz bizim ülkede böyle şeyler çok deneniyor. Bazıları gerçekten hiç tutmuyorken bazıları da böyle güzel çıkıyor işte. Deneme yanılma ya da bir arkadaşa güvenme şeklinde ilerleyebilirsiniz komedi filmlerinde. Eğer Gülse Birsel kalemiyse ben güveniyorum genelde. Bu sefer arkadaş ben olayım ve size önereyim. İyi seyirler.
✔️8/10
'21.01.25
Spoiler içeriyor
Çok ama çok uzun süredir Güney Kore dizisi izlemiyorum. Squid Game'i Kore dizisi sayamıyorum tabi orası ayrı. Yaklaşık 3 yıl olmuştur böyle dertsiz tasasız tatlı bir Kore dizisi izlemeyeli herhalde. Gerçekten çok sıkıldığınız ve sadece tatlı bir şeyler izlemek istediğiniz…devamıÇok ama çok uzun süredir Güney Kore dizisi izlemiyorum. Squid Game'i Kore dizisi sayamıyorum tabi orası ayrı. Yaklaşık 3 yıl olmuştur böyle dertsiz tasasız tatlı bir Kore dizisi izlemeyeli herhalde. Gerçekten çok sıkıldığınız ve sadece tatlı bir şeyler izlemek istediğiniz zamanlarda bu ülkenin dizilerini gönül rahatlığıyla herkese öneririm. Bana çocukluğumu hatırlatıyor ve o zamanları düşünüp ne kadar çok şey değiştiğini fark etmemi sağlıyor. Evet bunu sadece introyu izleyip yazıyorum.
Ji Changwook özellikle son zamanlarda en sevdiğim oyunculardan biriydi ve biraz onunla kapattığımı söyleyebilirim Kdrama serüvenimi. Başlarken de onunla başlayayım dedim. Tekrar başlama nedenim de tamamen yakın bir arkadaşımın çok övüp beni özleme sürüklemesi oldu. Ona da burada teşekkürler yani birkaç gündür gerçekten aşertti resmen.
Dizi Jeju Adasın'da başlıyor. Güney Kore için önemli bir yerdir kendisi fakat yaş grubu genelde nineler ve dedelerin oluşturduğu bir gruptur. Daha kültüre bağlı kalmış bir bölgedir. Bizim bayramlarda köye gidiyorum dediğimiz köy Güney Koreli çoğu genç için Jeju'dur ya da bazı gençler şehre kaçmaya çalışıp geri köylerine dönmek zorunda kalır.Kore halkı için balayı noktası gibiyken turistler için gerçekten güzel bir tatil mekanıdır. Eski bir hayran olarak bu ülke hakkında çok fazla gereksiz bilgim var. Neredeyse her şehrini biliyorum ve sanırım bu bilgiler beynimde boş yer kaplıyor. Dizide de Seul ve Jeju karşılaştırması bolca bulunduğundan bu bilgiyi vermek istedim.
Channel çantasında bozuk kimchi getirip bir de adamın kafasından aşağıya boşaltan bir başrolümüz var öncelikle. Shin Hyesun'u ben hiç başrolde izlememiştim daha önce. Oynadığı karakter Samdal Jeju'dan fotoğrafçı olarak şehre kaçmayı başarırken oğlanımız Yongpil adada kalmış.
Zorbalık Güney Kore'de gerçekten çok ciddi bir konu. Ünlü isimlerin geçmişleri çok fazla kurcalanır ve zorbalığa genelde göz yumulmaz. Ülkemizde düşününce bu kadar büyük bir olaya dönüştürülmeyeceğini düşünüyorum fakat orada gerçekten bu çok büyük ve hassas bir konu. Çok ünlü insanların bile gözünün yaşına bakılmayabilir ve tabiki bu dizide de gördüğümüz gibi doğru mu yanlış mı bilemeyiz hiçbir zaman. Üstü kapatılamazsa, zorbalıkla suçlanan kişinin üzeri çizilir. Samdal'in de böyle üstü çiziliyor işte. Bir Güney Kore klasiğidir.
Her bölümün sonunda geçmişten sahneler verilmesi hoşuma gitti baya. Sonuçta biz hikayelerine ortadan dalmışız gibi oldu fakat öncesini de bir şekilde öğrenmemiz lazımdı. Beş kişilik gerçekten mükemmel bir arkadaş grubuymuşlar ve çok hoşuma gitti bu. Keşke iki çocuk olmasa kızdan hoşlanan dedim ama bu ülke böyle şeyleri seviyor maalesef.
Gerçekten çok içten bir diziydi. Aile dramaları çok gerçekçi ve üzücüydü maalesef. Yongpil annesini kaybediyor. Denizin sert olduğu bir günde dalmak isteyen Samdal'ın annesini yalnız bırakmak istemiyorum ve deniz onu maalesef alıyor. Yongpil'in babası bunun için hep Samdal'ın annesini suçluyor ve bu yüzden Samdal ve Yongpil'in beraber olmasını istemiyor. Bu yüzden ayrılıyorlar ve sonrasında barışacak gibi olduklarında Yongpil sevdiklerini korumak için Jeju'da kalmak zorunda kalıyor. Samdal'ın annesi tam barışacakları gün kalp sıkıntısından hastaneye kaldırılıyor ve Yongpil için bu adada kalmaya neden oluyor. Böylece 8 yıl ayrı geçiriyorlar, birbirlerini görmeden fakat hep birbirlerinin hayatında olarak. Sonrasında tekrar karşılaştıklarında aslında kaldıklarını yerden devan ediyorlar çünkü hiçbir zaman birbirlerini sevmeyi bırakmıyorlar. Zor günleri beraber atlatıyorlar.
Dizi sadece aşkı değil arkadaşlığı da çok güzel yorumluyor aslında. Ana kara Seul'de çok başarılı fakat başarısı kadar yalnız olan Samdal'ı izliyoruz. Hayatınızda bir sürü insan olunca da yalnız olabilirsiniz çünkü yalnızlık yanınızdaki insan sayısı değildir. Kalbinizdeki ve kalbinde olduğunuz insan sayısıdır. Aşk da aslında bunun bir parçası. Böyle diziler beni hep küçük yerde yaşamaya özendirse de asıl olayın yer olmadığını da dizi size gösteriyor. Asıl olay yanınızdaki insanlar.
"İnsanın dönecek bir yerinin olması müthiş rahatlatıcıdır."
✔️9/10
'22.01.25~24.01.25