İstemeden uzun bir gönderi yazdım galiba.
🫧 Kitap okuma gurubumuzda, ocak ayında okuyup üzerine tartışmak için Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı seçtik. Ama maalesef çeşitli nedenlerden ötürü guruptaki diğer arkadaşlar kitabı okuyamadı, bende bir çok insanın gözünü korkutan bu kitabı inceliyeyim dedim.…devamıİstemeden uzun bir gönderi yazdım galiba.
🫧 Kitap okuma gurubumuzda, ocak ayında okuyup üzerine tartışmak için Kurtlarla Koşan Kadınlar’ı seçtik. Ama maalesef çeşitli nedenlerden ötürü guruptaki diğer arkadaşlar kitabı okuyamadı, bende bir çok insanın gözünü korkutan bu kitabı inceliyeyim dedim.
💨Kitabın sayfa sayısı, yazıların boyutu, neredeyse her sayfa da uzun uzun dipnotların bulunması ve tabi kitap hakkında söylenenler gözümü bi hayli korkutuyordu. Bu yüzden başlamadan önce, birkaç tane inceleme okumuştum. Okuduğum incelemelerin genelinde, kitabın ağır bir dili olduğunu ve belirli bir feminizm bilginizin olması gerektiğini vurguluyordu. Ben de okumadan önce bir iki tane feminizmi anlatan podcast dinlemiştim.
Kitabın söylendiği kadar ağır bir dili yok bence, anlamak için feminizmle ilgili bir şeyler bilmenize de gerek yok çünkü kitabın feminizmle alakası yok. Sadece Jung Psikolojisiyle ilgili bilgi edinmeniz yeterli olacaktır kitabı daha rahat anlamanız için.
⛓️İlk sayfalar aşina olmadığım kelimeler barındırıyordu, parantez içerisinde daha bilindik anlamları verilmişti ama ben bilindik anlamları da bilmediğim için bir müddet Google ve kitap arasında mekik dokudum. Öyküler kısmına geçince bu durum azaldı. Kitabı bırakmamamın en önemli nedeni, ismini çok beğenmem. Alt başlık olarak da, “Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit ve Öyküler” başlığı yer alıyor. Vahşi kadından kastı; yolunu tekrar yapan, uyanık olmayı, safdillikten ve bilgisizlikten kurtulmayı öğrenen kadındır.
Vahşi kadın olmayı bize, öykülerle ve mitlerle anlatmaya çalışmış yazar. Son dönemlerde Yunan Mitolojisine de ilgi duymaya başladığımdan dolayı, mitolojik efsaneler çok hoşuma gitti. Öyküler kısmı ise gayet sade bir dille yazılmış. Hatta çoğumuzun bildiği öyküler bunlar. Mesela, Mavisakallı adam, Çirkin ördek yavrusu, Kırmızı ayakkabılar… En bilindik öykü olan, Çirkin Ördek Yavrusu’nu ele alalım: Ben öyküyü okuyunca herkesin yapabileceği basit çıkarımlar yaptım, işte ötekileştirilmenin getirdiği psikolojik bunalım, ruhsal çöküntü vesaire. Ama yazar tek öykü üzerinden neredeyse 50-60 sayfalık incelemeler yapmış. Zaten kitabı yazmak için 20 yılı aşkın bir araştırma yapmış Clarissa P. Estes. İncelemelerin sizi sıkacağını düşünüyorsanız, düşünmeyin. İncelemeleri mitlerle desteklemesi, kelimelerin kökenine kadar açıklayıcı açıklamaları, yapılan göndermeleri beni hiç sıkması, aksine merakımı daha da uyandırdı. Sizde de aynı etkiyi yaratacağını düşünüyorum.
🌀Anlatım tarzı, okuyucunun (benim) özeleştiri yapmasına, sorgulamasına, cesaretlenmesine neden oluyor. Açıksözlülükle yazılmış bir kitap. Bazı yerlerde aşırıya kaçtığını düşünmüyor değilim ama genel olarak güzel konulara değinilen, üzerine düşünülmesi gerekilen bir kitap. Kitabı aceleye getirmeden okursanız çok daha faydalı olacaktır. Bir iki öykü üzerine tartışmak istiyorum, aranızda kitabı okuyan ve tartışmak isteyen varsa, zahmet edip zarf atabilir. Ama bugün pek havamda değilim yarın veya perşembe günü atarsanız daha iyi olur. Ben yine de kitabı kuzenime zorla okutmayı planlıyorum, okuduğu süre içerisinde de sık sık taciz edilecek zavallı… Bitirmeden önce, “öldürmeyen acı güçlendirir” diyorum ve gönderiyi noktalıyorum. Hoşçakalın.
Fevkalade muazzam olmaya çok yaklaştı ama tam olamadı: 8/10