Spoiler içeriyor
Ayaklarımı yere vura vura tepinip "Mutsuz bir son istiyordum!" diye haykırmak istiyorum. Çünkü final çok yapaydı. Bilmiyorum, öyle hissettirdi. Finalden kırdığım puanı saymazsak bilimkurgu öğeleri içermesi açısından on numara filmdi. (İzlerken beyin gerektiren yapımları seviyorum.) Spoiler yemek istemiyorsanız burda vedalaşalım…devamıAyaklarımı yere vura vura tepinip "Mutsuz bir son istiyordum!" diye haykırmak istiyorum.
Çünkü final çok yapaydı. Bilmiyorum, öyle hissettirdi.
Finalden kırdığım puanı saymazsak bilimkurgu öğeleri içermesi açısından on numara filmdi. (İzlerken beyin gerektiren yapımları seviyorum.)
Spoiler yemek istemiyorsanız burda vedalaşalım dostlarım.
Şimdi.. Senaryo içerisindeki psikolojik temalar beni benden aldı. Özellikle de adamın çocukluk anısına gittiğimiz sahne..
Annesinin kendisine bakmadığını söylüyor, kucağa alınmak istiyor, isyan edip ağlıyordu.
Yani annesiyle güvensiz-kaygılı bağlanma yaşayan bir çocukluk seyrettiler bize.
Sonra bu adam büyüdü, yetişkin oldu ve ilişkilerinde saplantılı bağlanma yaşayan biri olarak yaşamına devam etti. Nasıl ama? Harika değil mi?
Ama asıl müthiş olan kısma gelmedim. Sonra bu adam kendisine partner olarak kaçınan bağlanma modelini tercih eden birini buldu.
Tencere yuvarlanmış da kapağını bulmuş.
Durun daha iyi anlatayım.
Kaçınan Bağlanma: iki alt başlığı var.
1-Korkulu Bağlanma: Hem kendini hem çevresini olumsuz görür burdaki insanlar. Başta adamı bu kategoride düşünmüştüm ama sonra vazgeçtim.
2-Kayıtsız Bağlanma: Kızımız burda işte. Kendisini değerli ve olumlu görürken, çevresini olumsuz görür. Saf çıkarcı bir yaklaşım benimser. (Ben böyleyim, canım sıkılınca ani ve fevri hareketler sergilerim, bla bla bla)
Ve adamı anlatayım şimdi.
Saplantılı Bağlanma: Kendini değersiz, olumsuz görürken karşıdakini olumlu görür. Yani iyi çocuk eğilimi sergiler. Daha filmin başında adamın kendi içinden konuştuğu sahneyi hatırlayın. "Ben neden böyleyim?" temasında kendisini eleştiriyordu. İki dakika sonra trende tanımadığı yabancı bir kadına ise onun neden iyi olduğunu düşündüğünü açıklıyordu.
Kadının çocukluğunu falan görmedik belki ama adamın çocukluk sahnesini gördükten sonra karakterlerin bağlanma ilişkilerini incelemeye karar verdim.
Mesela şu replik:
"Neden en ufak bir ilgide karşımdakine aşık oluyorum?"
Ve ardından annesiyle olan o sahne..
Abi çok güzeldi.
Her neyse. Ana karakterlerimiz yaptıkları ses kayıtlarını dinlediler. Birbirlerine karşı olan acımasız görüşlerini filtresiz bir şekilde duydular. Sıfır maske, full doğallık.
"Karşımdaki kişinin yüzüne bakıp onunla ilgili düşüncelerimi söylersem beni terk eder mi?" korkusu yok, yalanlar yok.
Ama sonra ne mi oldu? Mutlu son.
Hay ben böyle işin...
Ya ciddi soruyorum, ne değişti? Bu iki insan gene aynı yollardan geçecek, gene birbirlerinin kalbini kıracak ve gene ayrılacak. Bunu bile bile neyin mutlu(!) sonuna sevineyim ben?
Tekrar birlikte olmaya karar verirken kız aynı replikleri tekrarladı ya hani, orda çıldırdım.
Ayrılın ulan. Sağlıklı iletişim kuramıyorsanız niye beraber olacaksınız?
Kız paylaşmayı sevdiği için oğlan onun çok konuştuğunu ve boş konuştuğunu düşünüyor. Oğlan her şeyi içinde yaşayan ve dışarıyla paylaşmamayı tercih eden birisi olduğu için kız onu tanıyamamaktan yakınıyor.
Ve siz benim karşıma geçmiş bu iki insan evladının el ele tutuşmalarına ne kadar mutlu olduğunuzu anlatıyorsunuz.
Rezil bir finaldi.
Hâlbuki birbirlerine iyi gelmediklerini en sonunda zor da olsa anlasalardı belki o zaman mutlu son olurdu benim için.
( ̄_ ̄ )