Selamlar...
Bir sistem var, yalnızca emeklerin değil insanı insan yapan özelliklerin de sömürüldüğü lanet bir dünya düzeni var. Ve biz istesek de istemesek de bu düzenin işleyişinde çaresiz çalışıyoruz...
Hep bir fazlası denilerek daha çok çalışıyor ama her geçen saniye…devamıSelamlar...
Bir sistem var, yalnızca emeklerin değil insanı insan yapan özelliklerin de sömürüldüğü lanet bir dünya düzeni var. Ve biz istesek de istemesek de bu düzenin işleyişinde çaresiz çalışıyoruz...
Hep bir fazlası denilerek daha çok çalışıyor ama her geçen saniye ömrümüzden koparılan bir an oluyor farkında değiliz...
Kitabımız kısa olmasına karşı bir tepkisizlik hikayesi sunuyor bize. Tam anlamıyla bir direniş olmasa da bir tepkisizlik mevcut...
Başlarda bir direniş gibi görsem de bunu sonralarında tamamiyle bir tepkisizlik olarak yorumladım...
Anlatıcı olan avukatın yanında katip olarak işe başlayan kahramanımız Bartleby önceleri işlerini yapmakta gayet özenli olsa da kendi işi olmayan işlerde net ve kesin bir dille yapmamayı tercih ederim diyerek direnişini gösteriyordu. Bu noktada sonuna kadar hakkını teslim etmek isterim...
Ama sonrasında tamamiyle işleri bırakması bir neden ile desteklenmek zorunda bana göre. Bir yaşanmışlık var belli ancak bunu ben görmek okumak isterim ki hak vereyim. Bir yere kadar kendi sınırlarını bilen ve bu noktalara başkalarının müdahalesine hatta soru sormasına dahi izin vermeyen Bartleby işleri tamamen bırakmasını mantıklı bir şekilde açıklamalıydı...
Sistemin köleleri her ne kadar bunu yapmaktan zevk almasalar bile yapmak zorunda hissetmeleri nedeniyle bir mahçubiyet ile de olsa yapıyorlar her işi. Kendi görevi olsun ya da görevi harici bir şey olsun bunu yapmaktan geri durmuyorlar. Birisi gelip bu benim görevim değil dediği anda ise sanki kendilerine hakaret edilmişçesine ona kin duyuyorlar. Bu her an karşılaştığımız bir olay iş hayatında. Böyle direniş sunan insanlara bencil, hadsiz, saygısız gibi alakasız ama küstahça yorumlar yapabiliyorlar. Oysa saygısızlığı yapanların kendileri olduğunun farkında bile değiller...
Bartleby nin hikayesi nedir bilinmez ama bir bakıma bu noktada direnişi takdir de edilebilir. Ama sonrasında tamamen herşeyi salması ve insanlara zorluk çıkarması da haklı iken haksız konuma düşmesini getiriyor...
Olaya hep Bartleby tarafından bakmak da olmaz. İşveren ben olsaydım bu konuda ne yapabilirdim ki. En azından avukat kadar sakin olamazdım onu söyleyebilirim. Çünkü bir tepki olarak da olsa tepkisizlik pasif bir direniş de olsa bunun sebebini bilmek isterdim. Bilmeden çözülecek bir şey değil bu. Bunu dahi bana vermediği taktirde ben nasıl daha iyi davranabilirim ki...
Söylemelisin varsa bir direnişin ne için olduğunu duyurmalısın. Ki ancak o zaman bu direniş bu tepkiler sağlam zemine oturabilsin. Maaş mı az, şartlar mı zor, kendine vakit mi ayıramıyorsun sadece açıkla ve de sonra dilediğin isyana ben de ortak olayım...
Garip bir hikayeydi. Bir bilinmezlik ile ortaya çıkan ve kısmen pasif direniş kısmen tepkisizlik barındırsa da çok çok oturmadı benim kafamda. Belki de neden odaklı düşünmediğim içindir. Nedeni her ne olursa olsun bu saatten sonra bence ilgilenilmesi gereken çözüm olmalıdır her zaman. Ancak o zaman daha iyiye evrilir bütün sorunlar. Bunu yapmanın yolu da konuşmak. Daha doğrusu anlaşılmak iki taraf için de....
Yapmamayı tercih ederim
Söylememeyi tercih ederim
Açıklamamayı tercih ederim diyebilirsin. Ama bunun nedenini mantıklı bir gerekçe ile karşı tarafa vermedikçe haklı sayılmazsın...
Kitap kısacık ve okuması zorlayıcı değil. Karakter sayısı az ve kişiler yorucu karakterler değil. O nedenle kısa bir zaman diliminde okunabilir...
Herkese bol okumalı günler dilerim...