Yakın zamanda Netflix'in çöplüğünden, kalitesiz ve ergen projelerinden çıkıp Mubi'nin kaliteli içerikleri ile buluştuğum günden bu yana, izlediğim etkileyici yapımların başında gelen bu başyapıt, eski filmleri izleyen ve seven kişiler için kesinlikle izlenmesi gerekenler arasında. Açıkcası neden bu kadar az…devamıYakın zamanda Netflix'in çöplüğünden, kalitesiz ve ergen projelerinden çıkıp Mubi'nin kaliteli içerikleri ile buluştuğum günden bu yana, izlediğim etkileyici yapımların başında gelen bu başyapıt, eski filmleri izleyen ve seven kişiler için kesinlikle izlenmesi gerekenler arasında. Açıkcası neden bu kadar az izlendiğini anlamadığım, hak ettiği değeri göremeyen kısa bir şaheser. Çıktığı zamana göre kesinlikle bilim kurgu alanında zirveye oynayabilecek bu film, temsil ettiği türdeki örnekleri ile beraber zaman ve imkanlar sebebiyle film çeşitliliği konusunda çok kısıtlı. Bu da La Jetee'yi daha da özel kılıyor. Tabi, sadece bu konuda özel kılıyor desek yalan olur çünkü hikayeyi anlatma tarzıda gerçekten zamanına göre kendine özel ve sade. İlk başta anlamsız ve gereksiz gibi gözüküyor ama ilerleyen dakikalarda kendine öz havasının içine çok rahat bir şekilde dahil olabiliyorsunuz. Yer yer (öyle vurgulanmasa bile) gerildim. Kullanılan mekanlar, görüntüler, müzikler, kalp atışının sesleri ve fısıldaşmalar sizleri alıp farklı bir boyuta sürüklüyor. Üstelik bunu o kadar kısa bir sürede yapıyor ki, insan bitirince gerçekten de etkisinden çıkamıyor. Konusunu spoiler vermeden anlatmak gerekirse, genel olarak zaman yolculuğu üzerinden zihin içinde ki hatıralar arasında ki gidip gelmeleri deneysel bir yol ile denekler üzerinde ilerleten bir olay örgüsüne sahip. Açıkcası filmi izlerken empati yaparak izlediğim için çok daha farklı bir anlam taşıdı benim için. Özellikle o son sahnesi, ah ahhh.... Filmin her saniyesini keyifle, heyecanla ve memnuniyetle izledim. Özellikle şu aralar eski yapımlara göz gezdiren ben için biçilmiş kaftan gibiydi. Fakat burada değinmek istediğim asıl nokta, tercih konusu. Zira bu filmi özgün bir şekilde fotoğraflarla sunmak yerine farklı bir yön izleseydiler, sönük bir film olarak kalırdı. Bu yüzden değinmiş olduğum noktalar sebebiyle bizlere ilginç bir sinematik deneyim sunuyor.
"Sıradan anları hatıralardan ayıran bir şey yoktur, ne zaman ki o anların açtığı yaralar sızlar, hatıra değeri kazanırlar."
Son olarak, film hakkında paylaşacağım bilgi ise gerçekten ender ve nadir bir şekilde üzerine eğilinen bir konu. Bir çok kişi bilmiyordur diye tahmin ediyorum. Bu yüzden yazmak istedim. Filmin deney sahnelerinde kulağınıza gelen ve hep almanca konuşan, daha doğrusu fısıldayan birisi ya da birileri var. Burada Chris Marker, kendisinin hem yazmasına, hem de destek olmasına yardım ettiği Alain Resnais'in 1955 yapımı Night and Fog'undan eklemiş olduğu bir parça bulunuyor. Kurguda yer aldığı bu seslerden çok etkilendiğini düşünüyorum. Zira izleyici olarak ben gerçekten etkilendim. Almanca konuşan kişi ise, bahsi geçen belgeselde, bilenler mutlaka vardır, hala Paris'te açık olarak bulunan ve ilk önce gezilmesi gereken yerlerden biri olan, damlayan suları, kafatasları ve yeraltı mezarlığı ile insanın psikolojisini bozan Catacombs'da, acımasızca deneyler yapan kişidir.
28 dakikalık kısa bir filmi bu kadar uzun uzun anlatmaya gerek yok zaten. Chris Marker'in her ne kadar "zaman" adı altında işlemiş olduğu konusu, bizlere "zamanın ötesinde" olarak geliyor. Neyse efenim, velhasılkelam, bu yapımı izlemenizi şiddetle öneririm.
Son Not: Gerçekten kaliteli ve özgün yapımların bulunduğu, eski ve klasik filmler konusundaki arşiv zenginliği ile beraber öne çıkan Mubi'nin 3 aylık ücretsiz denemesi mevcut. İsteyenler için yardımcı olmak isterim. Kolay kolay dijital platform önermem ama gerek kurucusunun Türk olması, gerek içerekleriyle, gerek de verdiği kaliteyle beraber burayı önermemek mümkün değil. Kullanmak isteyenler olursa yazabilirler. Her ne kadar sitesinde 1 aylık deneme bedava olarak yazsa bile, 3 aylık halide mevcut :) Buraya kadar okuyan kişilere teşekkür ederim...