4. Bölüm: Bahçe Yolu EPIKUROS 22.11.2022 (Bu ne diyenler profilimdeki sabitlenmiş gönderiye bakabilir)
hmmmmmAslında yorumlarıma düzenleme girip paylaşmayı düşünüyordum ama maalesef öyle bi' imkânım yok şu an: Yazar: Ne var ki, ölümün son…devamıAslında yorumlarıma düzenleme girip paylaşmayı düşünüyordum ama maalesef öyle bi' imkânım yok şu an:
Yazar: Ne var ki, ölümün son olduğuna inanan bizler için gerçek bir sorun vardır.
Hadsiz: Elhamdülillah o tâifeden değilim.
Yazar: ...vardır
Hadsiz: Ya da elhamdülillah Müslümanım mı demeliydim?
Yazar: Kendi ölümünüzü hayal edebilseniz de edemeseniz de var olmamaktan korkmanız çok normaldir.
Hadsiz: Alâkasız konuşmalar görüp ne diyeceğimi bilememeler yaşıyorum.
'Ölüm'ü ne zannediyorsunuz acep efendim?
Yazar: Kim ölümden korkmaz ki?
Hadsiz: Ben. Niye korkayım ki?
Yazar: Epikuros, Ege Denizi'nde bir Yunan adası olan Sisam'da doğdu. Hayatının çoğunu, neredeyse bir idol haline geldiği Atina'da geçirdi, bir grup öğrenciyi çevresine topladı ve onlarla komün hayatı yaşadı. Gruba kadınlar ve köleler de dahildi. Bu eski Atina'da oldukça nadir görülen bir durum olduğu için haliyle ona neredeyse tapan takipçileri dışında fazla seveni yoktu. Bahçeli bir evde eğitim veren bu felsefe okulu, Bahçe olarak tanınıp bilindi.
Hadsiz: E, tarikatçıymış ya bu adam.
Yazarın dilinden Epikuros:
Ben varsam, ölüm yok;
ölüm varsa, ben yokum
Hadsiz: Maalesef var abi, bunu yüzlerce yaştan sonra sana ben ifâde etmek istemezdim, özür dilerim.
Yazar: Sıklıkla ıstıraplı ve kesinlikle kaçınılmaz olduğundan dolayı, ölüm süreci sizi yine de kaygılandırabilir.
Hadsiz: Yazar sürekli kaygılanmış ölümden dolayı. Şunu sormak istiyorum ölümden korkan arkadaşlara: Harbiden korkuyor musunuz bu kadar ya ve vallahi değer mi?
..................................................
Eleme ve tanzim(düzenleme) yapamadığım için bunlar kaba ve ham hadsizlikler sâde, affedersiniz.
2y
2 beğeni
Yanıtla
bisturiFreud'un kuramını işlerken hocamız bize "İd hedonizm ilkesini esas alır. Ona göre hareket eder" demişti. Bu bölüm tamamiylen benim bölümüm.…devamıFreud'un kuramını işlerken hocamız bize "İd hedonizm ilkesini esas alır. Ona göre hareket eder" demişti.
Bu bölüm tamamiylen benim bölümüm. Sevdim ben Epikuros'u
( ╹▽╹ )
Şimdi yazıya başlayayım.
Öncelikle şu kısmı anlamadım, cenazemizi hayal ederken kendimiz orada olmamalı mıyız yani? Ama biz hayâl ediyoruz.
Varoluşçu terapide bu teknik kullanılır. Danışanlardan kendi cenazelerini hayal etmeleri istenir.
Ancak tepeden o cenazeyi izlemenin hatalı olabileceğine ihtimal vermemiştim. Madem ben orda yokum, kendimi orada hayal etmemem gerekiyor, o zaman cenazeyi niye hayal edeyim ki?
Bana ne?
Arzular basit olmalı ilkesine hem katılıyorum hem katılmıyorum😅
O nasıl oluyor öyle demeyin. Hemen anlatayım.
Şöyle ki, ben geleceğimle ilgili hayaller kurduğum zaman orta halli bir yaşam diliyorum mesela. Türk dizilerindeki gibi bir yaşamı düşlemiyorum ben. Bu açıdan bakınca mantıklı geldi.
Ama sadece kuru ekmek tüketme kısmına da katılamadım. Farklı lezzetleri tatmak, onların hemen bağımlısı olacağımız anlamına gelmez ki..
Ben her türlü değişik lezzeti olabildiğince denemeye çalışıyorum. Severim, sevmem. O başka mesele ama kesinlikle deyimlemek isterim.
Kimse değinmemiş ancak ben 300 küsur kitabın günümüze gelememesine felaket üzüldüm. Kendimi yerine koydum. Emek emek kitap yazıyorum, ne için?
Üzücü...:(
"Ölüm, hayattaki bir olay değildir." Cümlesine geliyorum şimdi. Evet, haklı. Ölüm bu hayatla ilgili değil ancak ben zaten ölümün kendisinden endişe etmiyorum ki. Ben yapamadıklarıma üzülüyorum.
Mesela hemen şimdi şuanda öldüğümü farz edelim, henüz paraşütle atlayamadığım için üzülürüm. Yeğenlerime aldığım hediyeleri veremediğim için üzülürüm. Hafsa ile konuşamadığım için üzülürüm. Sipariş verdiğim kıyafetleri giyemediğim için üzülürüm.
Genel anlamda üzülürüm yani ve ölmek istemem.
Hemen şimdi şuanda ölmeyi istemem.
Ölme düşüncesi de işte tam bu noktada beni endişelendirir.
Asimetrik olay kısmı için de düşüncelerim aynen geçerli. Doğumdan öncesi ve doğumdan sonrasını bilmiyorum. Bilmediğim için endişe etmiyorum.
Bu hayatta yapabilecek şeylerim var ve onları yarım bırakmaktan korkuyorum.
Bütün yazı boyunca beyefendiyi eleştirmişim gibi oldu ancak ben gerçekten zevk aldım.
Kafamı karıştıran yerleri not almıştım, onun üzerine yazıya döktüm.
İnanın bana favorim bu adam.
𓀡
(Yorumları parça parça okuyabildim, aynı şekilde yazımı da zor yazdım çünkü bugün yoğunluk var)
(Farklı zaman dilimlerinde bildirimlerimle sizi rahatsız etmemişimdir umarım)
nuh.nenayine arkadan yetişiyorum :') Epikuros şu ana dek düşüncelerine en çok katıldığım filozof oldu açık ara farkla. Ölümle yaşamamamız gerektiği…devamıyine arkadan yetişiyorum :')
Epikuros şu ana dek düşüncelerine en çok katıldığım filozof oldu açık ara farkla. Ölümle yaşamamamız gerektiği hakkındaki düşüncelerine gayet katılıyorum. Bence ölüm korkusu, daha doğrusu ölüm korkusunun fazlası yaşamı tatsızlaştıran bir şey ama ölüm korkusu değil de ölüm düşüncesi yaşamı iyileştirir bence, aristotelesin bu tutumuna katılıyordum. Açıkçası hiç doğumumdan önceki yaşamı düşünmemiştim. Bunu okuduğumda resmen aydınlanma yaşadım ahsjdhd tüm o geçmişi düşündüm, orada yoktum. Ve gelecekte olmamamla geçmişte olmamam arasında artık hiçbir fark göremiyorum.
Bir aralar gündüz kabusları görüyordum, genelde ya ölüm haberimi alırdım ya da sevdiğim biri ölürdü. (Gündüz kabusu dediğim internette herhangi bir şekilde bulamadığım bir şey, uyanık ve bilinçli olduğumu biliyorum ama özellikle uykudan yeni uyandığım sıralarda bu kabusları görmekten kaçamıyordum) bu kabuslarda ölüm haberimi aldığımda hiç ağlamamışımdır ama sevdiklerimin bu habere verdiğim tepkiyi görünce mahvolurdum hep
Ölüm bizim başımıza gelen bir şey değil evet ama sevdiğimiz insanların başına geliyor. Bu düşünce içimi bir kötü yapıyor.
Cesur yeni dünyada buna çözüm bulmuşlardı gerçi, ölümü biyolojik bir aktivite olarak normalleştirmişlerdi.
sade bir yaşam tarzına da kesinlikle katılıyorum, basit ve ulaşılabilir arzular (tabii 17 dakika sonra yemekhaneye gitmek istiyorum gibi fazla basit şeyler olursa yaşama isteği kalmaz insanın ama) bence de bizi daha mutlu yapıyor. Ne derler bilirsin, olmuşla ölmüşe çare yoktur ¯\_(ツ)_/¯
Burada ölmüş konumuz değil de mesela kronik bir hastalığa sahipsem bu olmuştur ve geçmesini dilemek ya da boyumun 20 cm uzamasını dilemek bana çok mantıklı gelmiyor. Bunlar yerine elimde olan şeylere odaklanıyorum
Öte yandaan ben ölümden sonraki yaşama inanıyorum. Evrendeki hiçbir şey amaçsız değilken insanoğlunun da bir amacı olması gerektiğini düşünüyorum, hele dünyadaki en zeki varlıklarken yaşamamızdaki amacın diğer tüm varlıklardan üstün olması gerektiğini düşünüyorum, bu yüzden öbür dünyada hesaba çekilecek oluşumuz bana mantıklı geliyor
epikuros da adamdır sonuç olarak ahsjdjd
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (2)
bbluecactussKendi cenazemi hiç hayal etmedim, ama ölümü birçok kez düşündüm. Ölümden korkmuyorum aslında, geride bırakacaklarımın arkamdan yaşayacakları o hüznü düşündükçe…devamıKendi cenazemi hiç hayal etmedim, ama ölümü birçok kez düşündüm. Ölümden korkmuyorum aslında, geride bırakacaklarımın arkamdan yaşayacakları o hüznü düşündükçe üzülüyorum.
Okurken Epikuros ile ne kadar benzediğimi fark ettim. Bir zamanlar başımdan bir olay geçmişti ve demiştim ki "Artık sadece elde etme imkanım olan şeyleri hayal edeceğim." Farkında olmadan adamın müridi olmuşum :)
Bir diğer beni düşündüren şey ise Epikuros'un felsefeyi somutlaştırması. Çünkü Bahçe'de ona katılan herkesin düşündükleri şeyi pratiğe dökmesini istemiş. Bence bu da somutlaşma yolunda önemli bir adım attığını gösteriyor.
Kendisine katılmadığım nokta ise ölümden sonraki hayatta cezalandırılmayacak olduğumuzu, Tanrı'nın umrunda olmadığımızı söylemesi. Biliyorum dinle felsefeyi karıştırmamam gerekiyor ama bu düşünce benim dinimle tamamen zit. Eğer cezalandırılmayacaksak o zaman önümüze gelen günahı işleyelim, nasıl olsa bir karşılık bulmayacak. Bu düşünce bir Arınma Gecesi senaryosu bile olusturabilir.
Ayrıca biz teşekkür ederiz bu etkinlik için, gerçekten çok hoşuma gitmeye başladı. Düzenli kitap okuyamadığım şu dönemde bir sorumluluk bilinciyle gayet de güzel okuyabiliyorum ve fikirlerimi gelip paylaşmak beni mutlu ediyor :))
Bu Raf neden benim yorumlarımı cevap olarak size iletiyor anlamış değilim, özür dilerim :/
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (1)
_hafsa_Kendisi Kısaca mutluluk, para, mal ve mülkle olmaz klişesine felsefe ile anlam kazandırmış filozof benim tanımımda.. Anladığım kadarıyla Epikuros'a göre…devamıKendisi Kısaca mutluluk, para, mal ve mülkle olmaz klişesine felsefe ile anlam kazandırmış filozof benim tanımımda..
Anladığım kadarıyla Epikuros'a göre hayattan haz almak ve bu hazları yönetmek bizi doğru ve mutlu bir yaşama sahip kılacaktır.
ona göre mutluluğun kaynağı insandadır ve uzakta aramak zaman kaybıdır lüks bir hayat insanı mutlu etmeye yetmez(yeter yeter ya bu kadar emin olmamalı) çünkü, ancak sevdiği kimselerin yanında gerçek mutluluğu yakalayabilirdi insan..Bu düşüncesine katılıyorum ama bu düşüncesini kendisinin abarttığını düşünüyorum sırf mutlu olmanın azla yetinmek olduğunu göstermek için kuru ekmekle beslenmek(abartı değilde nedir ya)birinin ona sen insansın demesi lazım..sadece kuru ekmekten aldığı besinle kendi sağlığını riske atarak mutluluk aramasına açıkçası bir şey diyemiyorum..
"ölüm bizi ilgilendirmez, biz var olduğumuz sürece, ölüm yoktur; ölüm olunca da, biz artık yokuz."
Bu bölümü okurken ölümden korkmayan insan yoktur içgüdüsel olarak ölümden korktuğumuz düşüncesini öne sürüyordu,aslında tam olarak buna katılmıyorum ya ben o içgüdülerden eksik kaldım ya da ölümden korkacak kadar yaşamımı önemsemiyorum ve her ne kadar kendim için yaşadığımı düşünsemde günün birinde hiç olmamış gibi olacağımın bilincindeyim.. yani buna çokta önem vermek istemdim kendim için en iyi örnekte benim bu konuda.
Aslında epikür'e ayrı bir merakım vardı kendisi çok sevdiğim bir yazar olan ihsan oktay anar'ın ilham aldığım diye tasvir ettiği filozoftu..
Epikorus'un terapi yapar gibi düşüncelerini anlattığını düşünüyorum, hakkındaki bölümü okurken konuşunca bile insanı iç huzura eriştirebilecek bir etki bıraktığını düşündüm..
Her şeyden o kadar kolay bahsediyor olmasına bundan sinir oldum açıkçası, acıdan kaçın ölümden korkmayın, hayatınızdaki hazzı bulun mutsuz olmayın yanii belki de bunları böyle bir dönemde duymak sinirimide bozmuş olabilir veya yaşamımızın parçası (parçası olmasa bile ölümü) olan bu gerçekleri bu kadar basite almış olmasıda..
Her ne kadar bu düşüncesi bana uygun değilse de felsefeye bakış açısına saygı duydum ve bunun için çabası ona olan saygımı arttırdı.
Her yeni bölüm, her filozof ve özellikle yorumlarınız felsefe'de bana birden fazla bakış açısıyla sağladı ben, yazdığım ve okuduğum zamanları sabırsızlıkla beklediğimi farkettim..
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (12)
moriartywjKendi cenazeni hayal etmek... Geçen gün denk geldiğim bir shorts sebebiyle içimdeki Kurtlar Vadisi'ne yeniden başlama arzusuna daha fazla mani…devamıKendi cenazeni hayal etmek... Geçen gün denk geldiğim bir shorts sebebiyle içimdeki Kurtlar Vadisi'ne yeniden başlama arzusuna daha fazla mani olamadım ve birkaç bölüm izledim. Daha ilk bölümden bu düşüncenin uygulaması vardı, yoksa bu bir işaret miydi? Ben nedense konu ölüm olunca hiç meraklı olmuyorum. Öleceğim an, öncesi, sonrası hiç aklıma gelmiyor. Belki gözlerimle gerçek bir ölü görmediğimden, belki birisinin arkasından hiç ağlamamış olduğumdan (bu ve özlem konularında ekstra duygusuz olduğumu düşünüyorum) olabilir. Bir ara ilginç bulduğumdan Twitter'da "daily death reminder" diye bir hesabı takip ediyordum. Her sabah "you will die someday" tarzı bir tweet paylaşıyordu. Belki sık sık gördükçe düşüncelerime veya hareketlerime yansır diye deney yapıyordum. Ama sanırım hiçbir etkisi olmadı. Bu yüzden sevgili filozofumuzun ölüm üzerine olan fikirleri benim için pek fark yaratmadı.
Diğer bir yandan felsefenin amacına yönelik bakış açısı oldukça hoşuma gitti. Enerjimizi harcayıp, bir şeyler için çabalıyorsak bunun bize bir yararı olması gayet yerinde olur. Bu sene içerisinde "Felsefenin Tesellisi" isimli kitabı okumuştum (belki ileride bunun da etkinliğini yapabiliriz, kitap hakkında bir incelemem de mevcuttur). Orada filozofumuzdan daha detaylı bir biçimde bahsediliyordu ve kitabın en beğendiğim kısımlarından birisi olmuştu. Hatırladığım kadarıyla mutluluk üzerine düşünceleri genel olarak şunlardı; eğer zorunlu ihtiyaçlarımızı karşılayacak kadar paramız varsa daha fazlası bize mutluluk getirmez. Diğer hırs uyandırıcı şeyler için de benzeri geçerli. Ona göre insanı mutlu eden şey arkadaşları ile olan ilişkileriydi. Kurmaya çalıştığı topluluk da buna örnek sanırım. Arkalarından dedikodu çıkarmaları ve isminin öğretisine tam anlamıyla zıt bir görüş ile anılması ise kemiklerini sızlatacak türden (dün gece rüyama boş yere girmemiş anlaşılan). Umarım bizim de arkamızdan felsefe diye animegirllü yastık muhabbeti yapıyor dedikodusu çıkarmazlar.
Bu arada etkinliğin bu kadar rağbet göreceğini ve keyifli olacağını tahmin etmemiştim. Katılan herkese sonsuz teşekkürler.
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (5)
martiBen geldim arkadaşlar, özlediniz dimi, evet bence de harikayım HDKWMZJDWKNSB Neyse öncelikle cem karaca ölüm cuk oturmuş bu bölüme, tşkler…devamıBen geldim arkadaşlar, özlediniz dimi, evet bence de harikayım HDKWMZJDWKNSB
Neyse öncelikle cem karaca ölüm cuk oturmuş bu bölüme, tşkler balım @wisenconfused
Sonralıkla gelelim gelelim Epikuros abiye, ölüm hakkında düşünceleri cidden çok güzel, ben müslümanım allahın var olduğuna inanıyorum ama yine de ölüm hakkında bir beklentim veya korkum olmadı hiçbir zaman, daha çok unutulmaktan korktuğumu söyleyebilirim, iz bırakamamaktan, bu üzücü olurdu (ne zaman bu konu hakkında konuşsam aklıma öldükten 20 yıl sonra öldüğü farkedilen adam gelir ve onun için cidden çok üzülürüm, nasıl dayanılmaz bir yalnızlıktır bu)
Beklenti konusunda ise Epikuros'a çok katılmıyorum, beklentinin düşük olması mutluluk ile ters orantılı evet ama sınırları aşmak ve beklentileri arşa çıkarmak insanın doğasında olmasaydı bu kadar gelişip değişemezdik
Acıdan uzak kalma konusunda ben nietzscheciyim arkadaş, öldürmeyen acı güçlendirir ve acıya karşı duyarsızlaştıran her şeye karşıyım. CANIM NİETZSCHE
bu kadardı galiba
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (10)
karvin“Ben varsam, ölüm yok; ölüm varsa, ben yokum.” Arkadaşlar hepinize vasiyetimdir; öldüğüm zaman daha yaratıcı bir söz bulamazsam, mezar taşıma…devamı“Ben varsam, ölüm yok; ölüm varsa, ben yokum.”
Arkadaşlar hepinize vasiyetimdir; öldüğüm zaman daha yaratıcı bir söz bulamazsam, mezar taşıma bu sözü kopyalayıp yapıştırın.Epikuros sevilmez mi ya?!
Ben kendisini çok sevmiş bulunmaktayım. Zaten reankarnasyona inanan biri olmam ve içimdeki iman aşkının da çok güçlü olmaması nedeniyle önceki yaşamlarımdan birinde Epikuros’la bir bağlantımın olduğunu bile düşünüyorum. Hatta bizzat Epikuros bile olabilirim! Hissediyorum, damarlarımda Epikuros kanı akıyor. Kendisine tek katılmadığım nokta, mutluluk için her zaman sade yaşamı tercih etmek. Ama bu konudan çok bahsetmek istemiyorum çünkü benden önce düşüncesini paylaşan @wisenconfused’la aynı düşüncelere sahibim. Tekrardan yazmaya gerek yok.
Ölümden sonra ki bedenimizi düşünmememiz bence de gereksiz. Zaten ruh o bedenden ayrılacak. Asıl düşünmemiz gereken şey tekrar dünyaya veya başka bir gezegene hangi beden de nasıl koşullarla geleceğimiz olmalı. Ayrıca kurduğu koloninin çok pis işler yaptığını okumuştum bir yerde ama iftira olduğuna inanmak istiyorum.
Not: Yorumumun bu kadar geç gelmesinin sebebi, biraz martı’yı beklemiş olmam, biraz da dün yaşadığım yoğun vicdan azabından dolayı gözüme uyku girmemesi. Ayrıca 1,5 saatlik uykudan dolayı, şu anda çok zor saatler geçirdiğimi de belirtmek istiyorum. Bu yüzden kısa kesmek mecburiyetindeyim. Teşekkürler.
2y
7 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (86)
suphe-Son günlerde ölüm üzerine düşünmek için kendimi zorluyorum desem yeridir. Bu sebeple bir önceki bölümün sonunda Epikuros'un ölümle ilgili düşüncelerini…devamı-Son günlerde ölüm üzerine düşünmek için kendimi zorluyorum desem yeridir. Bu sebeple bir önceki bölümün sonunda Epikuros'un ölümle ilgili düşüncelerini okuyacağımızı duyunca gerçekten heyecanlandım. (Bölümün Cem Karaca - Ölüm dinlerken okunması tavsiye edilir:))
-Epikuros'un mutluluk tanımını mantıklı buldum ama yine de "beklentiyi azalt mutlu ol" kısır bir döngüye sebep oluyor bence. Daha mutlu olmak için değil -hatta belki de bu mutluluğumuzu olumsuz etkileyebilecekken- arzuların büyük şeyleri hedeflemesi gerektiğini düşünüyorum. Kesinlikle gerçekleştiremeyeceğimiz şeyler olduklarına eminsek kabullenmek mantıklı. Ama yolun daha başında yapıp yapamayacağımızı bilmeden, sadece "büyük hedefler" olmaları dolayısıyla onları yapmaya uğraşmamak bana kendini yeterince ortaya koyamamak gibi geliyor. Bir de baştan kaybetmek gibi.
Ayrıca çalışan kasın güçlenmesi konusunu düşünürsek ne kadar yetenekli olursak olalım, o konuda kendimizi zorlamazsak yeterince iyi olamayacağımız için bence yine mantıklı değil.
-Ben bir de galiba insanın tüm arzularının tamamen tatmin olmasını doğru bulmuyorum. Konfor alanımızdan çıkmamaya bu kadar meyyal canlılarken bir "big in Japan" durumu bana doğru gelmiyor. Çünkü o durumda insanın kendiyle bile konuşacak bir şeyleri kalmıyor.
-Söylediklerimden Epikuros felsefesine tümüyle karşı çıktığım anlaşılmasın. Ben sadece "aşırı" olduğunu düşünüyorum.
-Epikuros'un felsefesi bizim coğrafyamızdaki tekke yaşam tarzını hatırlattı bana. "Bir lokma, bir hırka."
-"Ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum." Aslında korkulardan ve endişelerden sıyrılmak için gayet tatmin edici bir cümle. Ama benim sorduğum şu: Amacımız gerçekten korku ve endişelerden sıyrılmak mı olmalı?