5. Bölüm: Önemsememeyi Öğrenmek EPIKTETUS, CICERO, SENECA 23.11.2022 (Bu ne diyenler profilimdeki sabitlenmiş gönderiye bakabilir)
hmmmmmEleme ve tanzim(düzenleme) yapamadığım için bunlar kaba ve ham hadsizlikler sâde, affedersiniz: Yazar: "Stoacı" adı, bu filozofların Atina'da sık sık…devamıEleme ve tanzim(düzenleme) yapamadığım için bunlar kaba ve ham hadsizlikler sâde, affedersiniz:
Yazar: "Stoacı" adı, bu filozofların Atina'da sık sık buluştukları boyalı bir sundurma olan stoadan gelir.
Hadsiz: Oha, bayağı Dadaizm gibi bi' şey ya bu!
Yazar: Hippolu...
Hadsiz: İlginç...
2y
2 beğeni
Yanıtla
_hafsa_Duygularımızı denetleyebilmek için onları illa ki baskılamamız mı gerekiyor? stoacılar'ın felsefesi bana epikuros'un felsefesini hatırlattı içindeki gücün bizi mutlu etmeye…devamıDuygularımızı denetleyebilmek için onları illa ki baskılamamız mı gerekiyor?
stoacılar'ın felsefesi bana epikuros'un felsefesini hatırlattı içindeki gücün bizi mutlu etmeye yettiğini, mutluluğun insanın kendisine bağlı olduğunu, insanın kendi kendini mutlu edebileceğine savunmaları aslında buna katılıyorum mutluluğun kaynağı benden olmadığı müddetçe bana sahte hisssetiriyor belki bu his mutluluk (muadili de) olabilir ama bana yeteri kadar mutlu hissettirmiyor.
Tabii her şeyi olduğu gibi kabul etmek ve buna göre duygularımızı kontrol etmemiz çoğu zaman mutlu olmak için yeterli olabilir ama bence mutluluk acıyla kıymetlenen bir duygu ve bizi acıtacak şeylerin varlığıda boşuna değil..
Açıkçası önemsememekte bana doğru gelmedi, duyguları baskılamak veya onları görmezden gelecek olmak onların bizi etkilemeyeceği anlamına mı geliyor?
Sanmıyorum bu bana içsel huzurdan çok içsel çöküş gibi geliyor..
Ama elbette ki bana uygun olmayan bir düşünce olsa bile destekliyorum.
Stoacılar'ın yaşam hakkındaki düşüncesi kendi hayatları için bir nevi çözüm niteliğinde olabilir,mantıklı ama sınırlı olması ve herkes için olmaması yetersiz ve bunu uygulamakta her tedavi için tek ilaç niteliğinde benim için.. bu her insanın hayatında aynı etkiyi yapmadığı için bu genellemeyi doğru bulmadım, çünkü bana göre her insanın düşüncesi her düşüncenin insanı vardır..
Dün için pişmanlık, yarın için endişe duymak yerine bugünü değerlendirmek sanırım bu yaşamını anlamlı kılmak isteyen herkes için önemli bir düşünce
Yaşamak için daha zamanımız varken şikayet etmek yerine değerlendirmemiz gerekiyor
ve zamanı doğru kulllanırsak iyi yaşamış oluruz düşüncesi çok yeterli ve bunu şuan şu yaşımda bildiğim için şanslı hissediyorum, açıkçası uğruna yaşamaya değmemiş bir hayatım olursa yaşlılık benim içinde korkunç olurdu..
2y
4 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (3)
bbluecactussÇok ödevim olduğundan bugün okuyamadım saat daha 9 ama hala bitmedi. Eğer okuyabilirsem yazacağım yoksa yarına yazarım kesinlikle :)
2y
2 beğeni
Yanıtla
nuh.nenaVee yine geldim Bu sefer hakkında söylenecek pek bir şey yok gibi, stoacıların felsefesini anlamak oldukça kolay ve uygulaması Pyrrhon'a…devamıVee yine geldim
Bu sefer hakkında söylenecek pek bir şey yok gibi, stoacıların felsefesini anlamak oldukça kolay ve uygulaması Pyrrhon'a göre örneğin daha basit.. Bir de daha uzun yaşatır tabii ahdjdhd
Ya açıkçası bu düşünce bana çoğu açıdan mantıklı geldi. Bir olaydan ziyade olaya nasıl tepki verdiğimizin önemli olduğu görüşüne katılıyorum, elimizden gelmeyen olaylar için elbette kendimizi kahretmemeliyiz buna da inanıyorum ama biraz da olsa aa tüh gibimsi bir üzüntü bizi daha çok insan yapıyor bence, sonuçta başımıza gelen kötü olaylara üzülmemiz doğal bir tepki diye düşünüyorum
söyleyeceklerim bu kadardı hakim bey
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (3)
sedaaa1Epiktetus cok dogru söylemiş degistirilemeyecegimiz şeyleri degistirmeye çalışmak yerine kabullenmek dogru bir felsefe bence insanlar hakkinda ne dusunurse düşünsünler bu…devamıEpiktetus cok dogru söylemiş degistirilemeyecegimiz şeyleri degistirmeye çalışmak yerine kabullenmek dogru bir felsefe bence insanlar hakkinda ne dusunurse düşünsünler bu felsefeyle umursamazsin onlarin karamsarligina kapılmazsın
Cicero yaşlılık hakkinda iyi bir fikir sunmus ama insan maalesef dusunmeden edemiyor zihnimizi kontrol etmek kolay degil o kadar hayatın kisa oldugundan yakınmak yerine o hayata anlamli seyler katarak kaliteli yasayarak bos seylerle ugrasmayarak hayatı daha anlamli hale getiririz varolmanın en iyi yolu felsefeyle ugrasmaktir ♥stouculuk esittir kalpsizlik midir sizcede daha dingin bir hayat icin bu kadar ödün verir misiniz
2y
3 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (2)
suphe-"Hayat kısa değil, zamanı kötü kullanıyoruz" güzel bir farkındalık. Farkındalık olmasa dahi işlevselliği yönünden çok faydalı. -Stoacılar duygular konusunda bu…devamı-"Hayat kısa değil, zamanı kötü kullanıyoruz" güzel bir farkındalık. Farkındalık olmasa dahi işlevselliği yönünden çok faydalı.
-Stoacılar duygular konusunda bu kadar katı olmasalar kendileriyle çok iyi anlaşabiliriz gibi geliyor.
-Seneca'nın kalabalıktan uzak durarak kendinden saklanmamak olarak anlattığı şeye gerçekten katılıyorum. İnsan bazen sorunları görmezden gelebilmek için farkında olarak yahut olmayarak kendini çok yoğun bir günlük programın içine sokabiliyor. Üstüne üstlük yüzeysel bakıldığında her şey yolunda göründüğü için ve kişi derunî olarak duruma eğilmek amacıyla kendisiyle vakit geçiremediği için hoş olmayan bir döngüye girebiliyor. Sorun da bulunamıyor sonra.
-"Stoacıların savundukları kayıtsızlık durumu, kontrolümüzün dışındaki olaylar karşısında mutsuzluğu azaltabilir. Ama bedel olarak soğuk, kalpsiz bir insana dönüşebilir, hatta bir parça insanlığınızı yitirebilirsiniz. Dinginliğe ulaşmak için ödenecek bedel fazlasıyla yüksek olabilir." Geçen sefer de kastettiğim tam olarak buydu. Yani duyguları ve yoğunluklarını bir çember gibi tahayyül edersek bağıra çağıra ağlamak ile kahkahalarla gülmek çemberin aynı yerinde bana göre yani aralarında çok ince bir çizgi var. Bunların tam karşısında olan yer ise bir nevi sıfır noktası ve ne üzüntü ne sevinç var. Burası dinginlik mi yoksa duyguların donduğu yer mi, tartışılır. Şahsi fikrim ise yine "altın orta"yi savunup ne orada ne burada olmak, ikisinin ortası iyidir.
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (18)
moriartywjİçe dönük ve sakin bir yapım olduğundan dolayı eskiden beri bana yakın gelmiştir stoacılık. Ama şu an stoacılık üzerine düşünmekten…devamıİçe dönük ve sakin bir yapım olduğundan dolayı eskiden beri bana yakın gelmiştir stoacılık. Ama şu an stoacılık üzerine düşünmekten ve yazmaktan bıktığımı fark ettim. Çünkü ben bir ara stoacının günlüğü diye bir kitap okuyordum. Her güne bir sayfa ayrılmış, üstte bu bölümde ismi geçen filozoflardan birisinin sözü, altta yazarın günümüze yönelik açıklaması şeklinde olan, 365 günü kapsayan bir kitaptı. Yaklaşık 40-45 gün boyunca her sabah uyanınca ilk işim o günün bölümünü okuyup üzerine düşünüp kendi cümlelerimle rutin defterime yazmak olmuştu. Gün içinde başıma gelen 20 olay olsa ve bunların en az 1-2 tanesinde işe yarasa bile değer diye düşünüyordum.
Günler böyle geçip giderken bakış açılarının çok sınırlı olduğunu fark ettim. Her tip olayı aynı şekilde çözmeye çalışıyorlardı. Dünyada sonsuz olasılık varken bu fanatizm gibi bir şeydi. Her duruma, her koşula, her insana aynı tip davranış. Hayatınız üzerine bir kumar oynamak istiyorsanız uygun bir görüş gibi geliyor artık bana. Çünkü her zaman işe yarayacağının bir garantisi yok ve uygulamak da teorisi çok basit olsa da çok uğraştırıcı.
2y
7 beğeni
Yanıtla
karvinBugün biraz erken mesai yapalım. “Başımıza gelen şey çoğu zaman kontrolümüz dışında olsa da, ona ilişkin tutumumuz kontrolümüz dahilindedir.” Bölümlerde…devamıBugün biraz erken mesai yapalım.
“Başımıza gelen şey çoğu zaman kontrolümüz dışında olsa da, ona ilişkin tutumumuz kontrolümüz dahilindedir.”
Bölümlerde ilerledikçe, yeni filozoflar tanıdıkça, yeni terimler öğrendikçe felsefeye olan ilgim artmaya başlıyor. Bu etkinliğin uzun vadede çok işime yarayacağını da düşünüyorum, yavaştan büyümeye de başladık daha ne olsun!
Bugün öğrenmiş olduğum felsefi terim, “Stoatcılık” aslında daha önce bir iki soruda karşıma çıkmıştı ama kavrama odaklanmak yerine soruyu çözmeye odaklandığım için pek dikkat etmemiştim. Meğerse ne derin manaları varmış. Temel amacı mutluluk edinip, bu mutluluğa erişmek için doğaya uygun yaşamak ve hayatta bize verileni kabul edip, etrafımızda ki olayları aklımızı kullanarak uyum sağlamak. Bu terim aslında sıkça karşımıza çıkıyor. Kişisel gelişim kitaplarında, psikiyatristlerde, motivasyon videolarında, rehberlik derslerinde olsun, hep bu düşünceyi aşılamaya çalışıyorlar. Stoatcılık terimi ilgimi çekti bu yüzden bir kaç sitede dolaştım ve Diogenes Laertios’un (Yunan felsefe tarihçisi) şöyle bir sözüne denk geldim, “Stoalılar mantık eğitiminin zorunlu olduğunu ileri sürerler. Çünkü mantık diğer erdemleri tek tek içine alan bir erdemdir. Mantık bilmeyen bir insana doğruyu yanlıştan ayırt etme özelliği kazandırır.” Stoacılık da asıl önemli olan şey mantık. Mantıklı düşünürsek adaleti, yiğitliği, dürüstlüğü ve ölçülülüğü tek çatı altında toplarız. Bu da elimizde olmayan bir şey için kendimizi boşuna harap etmememiz gerektiğini vurgular. Bu düşünce iyi hoş da gel de bunu karşı tarafa anlat. Örneğin bir iş görüşmesine gidiyorsun, yoğun trafik nedeniyle orada olman gereken saatti geçiyorsun. Oradaki iş görülmesinde ki insanlar genellikle uyuz oluyorlar. Trafik falan dinlemeden seni reddediyorlar. Bu da kendimizi suçlamamıza, iş verene sövmemize ve mutsuzluğa yol açar. Tabii ki kontrol edilebilir bir durum ama yine de üzülmekten kendimizi alamayız.
Stoatcılıkla ilgili çok fazla yazdım sanırım. Şimdi gelelim Stoatcı filozoflara; ilk filozof Epiktetus. Adamın çektiklerini okudukça ben bile depresyona girdim. Kendisi nasıl bu kadar metanetli davranmış şaşıyorum. Böyle insanlara çok özenmekle birlikte gıcık oluyorum. Bu yüzden Polyanna’yı hiç sevmem. Bir tane sözünü de bırakayım şu köşeye, “ Bedenlerimiz birer köle de olsa zihinlerimiz özgür kalabilir.”
Diğer iki felsefeciyi de tanıdığım için mutlu oldum. Bu kadarıyla bırakalım, uzun yazdım galiba. Teşekkürler, saygılar 🎩.
2y
8 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (11)
martiStoacılık ismini çokça duyduğum ama çok bilmediğim bir düşünce akımıydı, bu bölümün benim için çok yararlı olduğunu söyleyebilirim 3 tane…devamıStoacılık ismini çokça duyduğum ama çok bilmediğim bir düşünce akımıydı, bu bölümün benim için çok yararlı olduğunu söyleyebilirim
3 tane hayatta zorluklarla karşı karşıya kalan insanın kalplerini sakinleştirerek/taşlaştırarak oluşturduğu bir akım gibi gözüküyor uzaktan, evet elimizde olmayan şeyler zaten elimizde değil ama ona verdiğimiz tepkiler elimizde çok harika bir düşünce ama bana doğru gelmeyen yanı hep hep hep herkesin insanın sakin ve dingin olmasını beklemesi, eğer başına elinde olmayan kötü bir olay gelmiş ve bunun doğrultusunda sinirlenip çevrendekileri kırmışsan daha sonra gidip özür diler ve bunu deneyimlersin, bu senin kişiliğini oluşturur (bu çok basit bir örnekti, erkenden uyumaya karar verdiğim için taslaklara yazıyorum, ÇOK UYKUM VAR)
Ama sürekli sakin ve ılımlı bir hayat..? biliyorum bana cidden fazlasıyla zor geliyor. Bazen her şeyi güzel kılan şeyim aniden gelen bi mutluluk olduğunu düşünüyorum, sebepsiz ve içten gelen bir mutluluk, mutluluğu aramayı da mantıksız bulduğumu farkettim, neden içimizde olan şeyi arayalım? Sadece kendimizi dinleyip, bazen eğitmemiz gerekiyor.
İnsan beyni doğası gereği hep en kötüyü düşünüyor, canım beynimiz ve canım evrim, bunca yıl bu şekilde yaşamışız.
Kendimi eğer "yağmur yağıyor ama..." diye eğitirsem, illa iyi bir şey koymam gerekecek sonuna, eninde sonunda kendimi eğitip bardağın dolu tarafından bakıp mutlu olmayı öğreneceğim gibime geliyor.
Bu kadardı, kafam dağınık diye çok şaapamadım ama olsun