6. Bölüm: İpler Kimin Elinde? AUGUSTINUS 24.11.2022 (Bu ne diyenler profilimdeki sabitlenmiş gönderiye bakabilir)
suphe-"Tanrının, insanın kavrayışının ötesinde gizemli bir şekilde hareket edeceği düşüncesi onu tatmin etmedi." Çok tanıdık bir cümle 😂 -Bu bölüm…devamı-"Tanrının, insanın kavrayışının ötesinde gizemli bir şekilde hareket edeceği düşüncesi onu tatmin etmedi." Çok tanıdık bir cümle 😂
-Bu bölüm üzerine yazacağım pek bir şey olmadığını fark ettim. Mecburen bunu seçecekti, başka yol mu var? Ben sadece irade bile yönlendirilip, manipüle edilebilen bir şey olduğu için (geçenlerde seiji'yi kadercilikle suçlamış olsam da) ne kadar bizim elimizde diye sorgulamadan edemiyorum. Ama bu konuyla ilgili olmasa da bir kısmını alıp buraya uyarlayabileceğimiz şu yazı geldi aklıma "...Ne demek istediklerini anlıyorum; artık kendilerini feda etmek istemiyorlar. Her zaman bastırılmış olduklarını anladılar ve eşit haklara sahip olarak kendilerini özgürleştirebileceklerine inanıyorlar. Kadın ya da erkek herkesin, doğal olarak özgür olmak isterse özgür olduğunu anlamıyorlar. Hepimiz özgür insanlarız, ama özgür ülkede yaşıyor olabileceğimiz için değil. O önemli bir sebep değil. Antik Roma’nın duvarcısı, özgür bir insanın içinde olabilir.
İnsan temelde özgürdür. Özgür değilse, bu onun, yalnızca onun hatasıdır. Nihayet sadede gelebildik. Kadınların dünya olaylarından büyük ölçüde dışlanmış olmaları gerçeğini inkâr etmiyorum. Kuşkusuz bu bir haksızlık. Ama kamusal hayata tamamen entegre olursa kadına neler olacağını bilemiyorum henüz. Buna karşı olmadığımı, bunu desteklediğimi vurgulamak isterim, ama kendini orada bulamayacağı yönünde bir izlenimim var. Tatmin olmayacak." -Tarkovski
-Galiba bir de bölümden şunu bekledim: Kötülük, iyiliğin olmama halidir, yani aslında yoktur.
2y
4 beğeni
Yanıtla
_hafsa_"İnanç görmediiğiniz bir şeye inanmaktı ve inancın ödülü, inandığınızı görmektir." İnanç konusunda birebir Augustinus gibi düşünüyorum.. İnançlı biri olarak çoğu…devamı"İnanç görmediiğiniz bir şeye inanmaktı ve inancın ödülü, inandığınızı görmektir."
İnanç konusunda birebir Augustinus gibi düşünüyorum..
İnançlı biri olarak çoğu zaman inancımın yetmediği gerçeğiyle başbaşayım, bir çok şey bana o kadar yetersiz geliyor ki bu konuda ve tam olarak hiç bir zaman yetemeyeceğinin bilincindeyim bunu tam olarak anlamadığım için anlatmakta hayli zor oluyor..Çünkü benim sorularımın cevabı inandığımda ve ben varlığını bile kanıtlayamacak kadar yetersiz hissediyorum ne yazık ki.
Hepimiz iyi olsaydık Tanrıya ihtiyacımız olurmuydu ki?
Kötülüğün varlığı ona olan muhtaçlığımızı hatırlatmak için midir?
Açıkçası yaşadığım hayat bir yerden sonra iyi-kötü başıma gelenlerin özgür iradem ile seçtiğim şeyler yüzünden olduğu düşüncesine katılıyorum.Bana bu iradeyi veren onu kullanmak içinde sebep veriyordur ama hangi inanç olursa olsun bütün bu sorular için tek bir cevap oldukça yetersizdir, özellikle şu yaşadığım dönemde eskiye bakarak şu zamanda ona göre yaşamaya çalışmak oldukça mantık dışı geliyor.
Tanrı iyiliği temsil ediyorsa, kötülük bunu anlayabilmemiz için vardır
Belki de özgür irademiz ile onu seçmemizi istediği içindir tüm bu iyilik- kötülük karmaşası..
İnançsız birine göre kötülüğün tanımı ve nedenini nedir?
çok merak ediyorum çünkü inançlı biri için din üzerinde olunca tanımı ve nedeni insanın düşünmesinden çok hali hazırda kalıp cevaplarla mevcut imtihan, iyiliğin değeri vb. gibi bilindik şeylerle.ama şuan kötülük adı altında yapılan şeylerin iyiliğin değerini bilmek için olduğunu düşünmek bana çok aptalca geliyor.
Ne yazık ki İnanç konusu benim için hiç bir zaman tam olarak net olamayacaktır, çünkü hiç bir kaynaktan tam olarak emin olmayacağım.
2y
4 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (3)
moriartywjHerkese yoğun ve yorucu bir günün ardından merhaba. Ölmedim ama yaşıyor da sayılmam(merak edenle için ibs tanısı konuldu). Sanırım tarihler…devamıHerkese yoğun ve yorucu bir günün ardından merhaba. Ölmedim ama yaşıyor da sayılmam(merak edenle için ibs tanısı konuldu). Sanırım tarihler ilerledikçe filozoflar daha spesifik konular ile ilgilenmeye başlamışlar. Millete at sinekliği yapmaktan yalnızca bir sorunun cevabını bulmaya çalışmaya.
Bana tanrıya insan özellikleri yüklemek garip geliyor. Bizi bir öğretmenin öğrencisini sınadığı gibi sınaması olsun, cehennemde ceza olarak yakması olsun, bizi çok sevmesi olsun vs. . Bence bir tanrı varsa ve bu iyi bir tanrıysa var olan kötülüklerin en azından bir kısmına müdahale ederdi. Hür iradeyi elimine etmemek adına mesela birisi bebeği tam öldürecekken, mermiyi ateşlediği anda durdurup bebeği kurtarabilirdi. Cezalandırma kısmının da sadece öte dünyada olması fikri akla başka sorular getirmekte. Yine cezamızın bir kısmını bu dünyada çekmemiz çok daha uygun olurdu. Bir de her insanın kendine özel ahlâk ve değer sistemi var. İyilik ve kötülükler aşırı göreceli. En basit bir konuda bile görüş birliğine varmak oldukça zor. Vaziyet bu haldeyken tek bir sistem getirip, herkesin buna uymasını zorunlu kılıp onlardan uymalarını beklemek bana gülünç geliyor.
Şu sıralar gıcıklık modum açık ve bir süre daha böyle kalacak sanırım. Okuduğunuz için teşekkürler, iyi akşamlar.
2y
5 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (1)
nuh.nenaGünaydınlar efendim Aurelius Augustinus'un çok güzel bir adı var bence öncelikle ben olsam söylerken ballandıra ballandıra söylerdim bu ismi Ya…devamıGünaydınlar efendim
Aurelius Augustinus'un çok güzel bir adı var bence öncelikle ben olsam söylerken ballandıra ballandıra söylerdim bu ismi
Ya aslında bugün de söyleyeceğim çok bir şey yok çünkü Augustinus'a katılıyorum. Kötülük bence de insanın seçimlerinden geliyor, biz insanız ve bir irademiz var, seçimlerimizde sınırlandırılmamışız
İyi ve kötünün tercihimizde olduğunu ve biri olmadan diğeri olamayacağını düşünüyorum ben. Bir noktada aristotelesin düşüncesine geri dönüyorum.
That's all see you tomorrow, I can't wait to talking about the destiny goodbye!
2y
6 beğeni
Yanıtla
kertenkele16Bence dünyanın en kolay felsefe sorusu "Tanrı kötülüğü niye yok etmiyor?" sorusudur. Yok etmiş olsa niye cennet ve cehennemi koysun?…devamıBence dünyanın en kolay felsefe sorusu "Tanrı kötülüğü niye yok etmiyor?" sorusudur. Yok etmiş olsa niye cennet ve cehennemi koysun? Yok etse niye kutsal kitap göndersin? Seçim hakkımız olmasa kukladan ne farkımız kalır? Burada bizim sorabileceğimiz soru şu olabilir: Niye bizi yaratıp böyle bir durumun içine zorla sokuyorsun? Niye bana bu çevredeki hayatı verdin? Benim ateist olmamla çok saygılı bir Müslüman çevrede büyüyen insanın ateist olma olasılığı aynı mı? Sen herkese eşit hayatlar vermiyorsun demek oluyor bu. Bu sorular dinsizliğin ilk basamakları oluyor ondan sonra :D. (bkz. kertenkele16)
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (1)
martiSorgulamaya başladığım andan beri tanrıyı oyuncak eviyle oynayan bir çocuktan çok mükemmel bir düzenek kurmuş bir mühendise benzetirim, kötülük -…devamıSorgulamaya başladığım andan beri tanrıyı oyuncak eviyle oynayan bir çocuktan çok mükemmel bir düzenek kurmuş bir mühendise benzetirim, kötülük - iyilik karmaşası veya daha sorulacak bir ton sorunun cevabını bu dünyada tanrı veremez. Evet onu gözetmemiz gerekir bla bla bla, kurallar falan falan ama ne olursa olsun bilemeyiz o yüzden inanıyoruz.
Bundan dolayı 'tanrı neden bunu yaptı" tarzında sorular sormak yerine harekete geçmek hem daha kolay olacak, hem elimizde olan/olmayan şeyleri tanrıya yükleyip vicdanımızı rahatlatmayı engelleyecek.
Özgür iradeye gelirsem, tanrı olmasa bile cidden özgür olduğuna inanan var mı? Hâni cidden mi? Ottan boktan etkilenen ve manipüle olan, kişiliğini ve düşüncelerini çoğu zaman kopyalayarak oluştumuş canlılarız, özgür değiliz ama cüz'i irade ifadesini çok severim, evet en azından bazı şeylere karar verebilirim ve bunun tanrı ile alakası yok.
Dinim islam, inancım ise allahla benim aramda (hoş bu bilgi çok mühim değil)
2y
6 beğeni
Yanıtla
—— Yanıtları gör (10)
karvinBu bölüm etkinlikte bulunan arkadaşların düşüncelerini en merak ettiğim bölüm olabilir şu zamana kadar. Ben bu bölümü tartışmak için, kendi…devamıBu bölüm etkinlikte bulunan arkadaşların düşüncelerini en merak ettiğim bölüm olabilir şu zamana kadar. Ben bu bölümü tartışmak için, kendi benimsediğim inanç üzerinden mi , yoksa Augustinus’un benimsediği iyilik-kötülük, tanrı inancı üzerine mi bir şeyler yazmak konusunda çok muallakta kaldım. Ve kendi inancım üzerinden konuya yaklaşım göstermeyi daha uygun buldum.
Benim benimsediğim inanç Müslümanlık değil. Umarım bu burada bir tartışma konusu olmaz, ki olursa da seve seve karşılık veririm ama bunu zarf yoluyla yapmanızı daha doğru bulduğumu da belirtmek isterim. Çünkü uygulamada bulunan yobaz zihniyetli insanların, kimisinin verdiği yanıttan dolayı gaza gelip burada bir kaos ortamı yaratacağını düşünüyorum. Bu yüzden benim inancımı benimle birebir olarak tartışmanızı tavsiye ederim. Ki buna gerek var mı ondan da emin değilim ya neyse…
Ben Müslüman değilim. Müslümanım demek için dine, peygambere, vahiye inananmam gerekir ve ben Kuran’a, Peygamberlere, kadere inanmıyorum. Müslümanlığın savunduğu iyilik-kötülük düşüncelerine de katılmıyorum. Bunun sebebi, Kuran da yazılan bir çok ayetin, hadisin kendimce doğru bulmamamdır. Başta kadın-erkek eşitsizliği, eşcinselliğin günah sayılması, (bunun hayvanlar da da bulunmasına rağmen) her seferinde seçimleriniz de özgürünüz diyip biraz sonra inanmayanların cezalandırılacağını vurgulaması… Hani burada özgür irade? Ayrıca Hz. Muhammet zamanın da yapılan savaşlarda birçok masumun ölmesi de bana pek de iyi bir şey gibi gelmedi. Burada tabii ki Ateist olun demiyorum sadece kendi fikrimi belirtiyorum. Ben başta Agnostik Teizm olmak üzere, Deizm, Budizm hatta Ateizm’i bile çok mantıklı buluyorum. Bu yüzden iyilik ve kötülük arasında özgür olarak bir seçim yapmak durumunda kalırsak bunu bir dine mensup olarak yapmak zorunda olmadığımızı düşünüyorum. Aklımız sayesinde iyiyi ve kötüyü birbirinden ayırabilir, buna göre bir yaşam sürebiliriz. Benim dine ve özgürlüğe olan bakış açım bu. Beylik sözlerle öğüt vermeye çalışırsanız siz bilirsiniz. Ayrıca gerçekten bu düşüncemden dolayı cehenneme odun olacaksam, vurgulayarak söylüyorum, bu “ben” olacağım. Umarım ne demek istediğimi anlamışsınızdır.