Christopher Nolan yönetmenliğinde
Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombasının öyküsü.
Bilinen Nolan filmlerinin çok dışında,biyografik bir film.Barbie’den çıkıp buraya gelip uzun diyaloglar ve siyasi,politik dumanlar arasında boğulan kişi sayısı bir hayli fazlaydı.Eğer biyografik filmleri sevmiyorsanız 2.5 saat sizi sıkacaktır.
Nolan…devamıChristopher Nolan yönetmenliğinde
Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombasının öyküsü.
Bilinen Nolan filmlerinin çok dışında,biyografik bir film.Barbie’den çıkıp buraya gelip uzun diyaloglar ve siyasi,politik dumanlar arasında boğulan kişi sayısı bir hayli fazlaydı.Eğer biyografik filmleri sevmiyorsanız 2.5 saat sizi sıkacaktır.
Nolan benim için yönetmenden ziyade mittir.Bir sinema miti.Tenet’i yaptığında ona da “şimdiye kadarki en iyisi” demiştim.Buna da aynısını söylüyorum.Ama bu film kesinlikle diğer filmlerinden çok ayrı çünkü daha önce bu tarzda bir yapım ortaya koymamıştı.
Murphy kesinlikle oscar’ı hak edecek performans sergilemiş.RDJ yıllardır o demir zırhın arkasında saklanan oyunculuğunu ortaya sermiş.Matt Damon da olağanüstü oynamış.Az süre alsa da Rami Malek’i de çok beğendim.Yönetmen Nolan olunca beş dakikalık rolde bile Rami Malek oynuyor.
Gelelim benim saçmalamalarıma
Oppenheimer.
Ölümün kendisi,
Fiziğin peygamberi. (filmde de bu lakab geçiyor)
Ve
Megaloman Amerika
Her ne kadar bombasının sonuçlarından pişman olsa da kimilerinin peygamber olarak nitelendirdiği bir yerde oturmaktan içten içe hoşlanmıyor muydu sizce Oppie?
Amerika barış için yaptığını savunduğu eylemlerin sonucunda death star olarak anılmaktan,korkulmaktan hoşlanmıyor mudur?
Bir şeyi yaparken salt yapma duygusuyla mı yapıyorsunuz yoksa içinizdeki duyguların yönlendirmesi sonucu-belki bir güç isteği,belki ego-mu bu işleri yapıyorsunuz,yaptığınızda gerçekten samimi misiniz?Oppie ve Amerika da ne kadar samimiydi ki?
Bence Oppie’nin pişmanlığı samimi değildi.
Yahudi kardeşlerinin eziyet görmesi onda öyle bir öfke uyandırmıştı ki nazileri ortadan silmek istiyordu.Naziler savaştan çekilince de iki milyar doları çöpe atmayacak olan ABD bunu Japonya’ya yönlendirdi.Önce Nazilere atılması yönünde baskı yapacaktı.Bunu yapabilirdi çünkü siyasi ayağı da vardı Oppie’nin ve arkadaşının da dediği gibi “sen fiziği bırakalı çok oldu,artık bir siyasisin”
En başta dediğim gibi peygamber olarak övgü gören biri neden pişman olsun ki?Hepimiz gücün karanlık tarafına çok çabuk kanarız.Çünkü güç her şeydir.Özellikle siyasette.Maalesef siyaset ve politika duygusallığı sevmez ve haklı olan güçlü olmaz,güçlüyseniz haklı olursunuz.Bir katliama imza atıp daha sonra bunun filmini yapıp milyonlara izletebilirsiniz mesela.
Savaşta ölen masumlar olduğu sürece savaş kesinlikle kabul edilemez.Ama şöyle bir tarihe baktığımızda bundan daha saçma sebeplerle insanların ölmüş olduğunu görüyoruz.Mesela kendi inancını yaymak isteyen insanlar bunu yapmış,topraklarını genişletmek isteyenler yapmış.Halihazırda savaşta olan dünyada,büyük çapta bomba araması içerisinde olan ülkelerden daha hızlı davranan Amerika’ya ne yapması yönünde tavsiye verebilirdik,onu imza attığı bu olayla geçmişteki savaş katliamlarından ne derece ayırabiliriz?
Peygamber ilan edilmek,ülkelerin silah yönlendirmeye korkacağı konuma gelmek bir zaferdi.Oppie ne kadar Japonya’ya atılmasına üzülse de o artık bir ölüm olmuştu.Amerika da ölüm silahına sahip bir ülkeydi.
Aynısını Türkiye’nin ürettiğini ve düşman ortak edilen ülkelere attığını farz edin.Kendi ülkenizi suçlayacak mıydınız yoksa siz de barışı getirdiğinizi,birtakım değerlerinizi geniş topraklara yaydığınızı mı savunacaktınız?Lütfen samimi olun.Cevaplar,doğrular onlara nereden baktığınıza göre değişir ve bu dünya siyah beyazdan ziyade grilerden oluşur.