Yazdıklarım okuyana rehber olsun istiyorum. İlk olarak kitabı okurken ne hissedeceğinize değineceğim: "Insanlığımı Yitirirken" için bu kadar "Umutlu ve edebiyat aşığı" olmayın yahu! Dazai, özür diliyorum Suci Tsușima sizlere parlak olmaktan uzak, karamsar mı karamsar bir dünya sunacak; insan olmanın…devamıYazdıklarım okuyana rehber olsun istiyorum. İlk olarak kitabı okurken ne hissedeceğinize değineceğim: "Insanlığımı Yitirirken" için bu kadar "Umutlu ve edebiyat aşığı" olmayın yahu! Dazai, özür diliyorum Suci Tsușima sizlere parlak olmaktan uzak, karamsar mı karamsar bir dünya sunacak; insan olmanın onursuz ve gurursuz sokaklarında gezdirecek, ruhunuzu eli ile sıkıp sıkıp sizi adeta kül olana dek rahat bırakmayacak... Depresif halleriniz oldu mu hiç? Güzel giden bir ilişki sonlandığında.. Kendinizi değersiz hissettiğinizde.. Anne ve babanıza olan yakınlığınızı kaybettiğinizde.. Bilemiyorum, insanız işte hepimiz bir ucundan bu hâllere öyle veya böyle yakalanmış bizi ezip büzmesine izin vermișizdir. Kim bilir?..
Osamu Dazai, eserin sonsözünde de anlaşılacağı üzere "Ben Roman" tekniği ile insanlığa olan güvenini nasıl yitirdiğini itiraf etmiştir. Fakat bu günlük tarzı yazılardan tamamen yazarın hayatına ulaşmak zor. Nitekim Japonya'da oldukça ünlü olan bu "Ben Roman" tekniği yarı otobiyagrafiktir. Zaten kitabı okumaya başlar başlamaz anlıyoruz ki karakter insanlarla "Soytarı" kılığına bürünerek konuşuyor. Onların huyuna, suyuna gidiyor; canına tak dahi etse bu eyleminden vazgeçmiyor... İște yazar da intihar etmeden önce yazdığı bu son romanında belki okurlarını aldatmak istemiştir? Bunu asla bilemeyeceğiz. Öyle ki yazarın intiharının sebebi de belli değil.. Osamu Dazai adı altında yazdığı eserleriyle Șuci Tsușima'ya aslinda intihara giden yolunu anlatmaya çalışmış olduğu da söyleniliyor; hakikaten onu tamamıyla okuyan varsa bir sormak lâzım..? En başında ne hissediyorsun sonra anlat bize șu adamı diye... Ben böyle bir topa girmek istemiyorum elbette; kitaplarının hepsini okumak gibi..
Bilgi vereceğim diye içerikten uzaklaștım. Yazım uzadıkça uzuyor. Rafta uzun yazı yazarken gergin hissediyorum, nedendir bilmem. Burda oldum olalı böyleyim.
Belirttiğim gibi bu kitap huzurlu bir adamın öyküsünü anlatmıyor. Karakterin kendi masumiyetini insanlardan sakladığı duruma "Soytarılık" dediğini biliyoruz; maske gibi de düşünebiliriz. Burada aklima izlediğim bir Japon filmi geldi. İş hayatı istediği gibi gitmeyen bir adam, arkadaşına rezil olmamak için (Bu onun gördüğü) kendisine bir telefon gelmiş gibi yapar ve ciddi mimiklerle bu aramaya cevap verir... Bu kitapta olanla benzerliği vardı ama Osamu Dazai daha kötürüm, daha acımasız ve o kadar bıkmış insanlıktan. Yitirmiş inancını. Dünyaya bakışı umarsız hale gelmiş.. Karakter de kendisi de içip içip intiharlar etmiș. Öyle ki akıl hastanesi bile ağırlamıș onu. Ah, ne kötü hayat...
Ne kötü hayat!.. Okurlar böyle düşünüyor elbette benim gibi. Ama eserin yazıldığı zamana bir göz attığımızda hemen görürüz 45 sonrası.. Gerçekten intiharından önceki son yıl... II. Dünya Savaşı'nı esasen bitiren, Amerika'nın canice attığı o bombalar. Şüphesiz, yazarı da etkilemiș. Zaten yakılıp kül edilmiş bir șehrin toplumundan çok da güzel bir ruh beklememek lazım. En azından bir süreliğine. İşte Osamu Dazai'nin de yaşamının son yılları (Suçi Tsușima) böyle bir döneme denk geliyor ve belki de böyle eserleri ile bomba sonrası yıkılan Japon toplumunun içine yöneliyor, bir bakış atıyor... Empati kuruyor... Artık ne derseniz..
Kısa olmasina rağmen her yüreğin ve ruhun dayanamacağı bir eser bu dostlar. Nasıl desem gerçekten mutlu bir gününüzdeyseniz, okumakla iyi mi edersiniz bilemedim. Ben de ne iyiyim ne kötüyüm ama okurken bunaldım inanın. Sizi candan selamlıyor ve bu eseri doğru zamanda okumanız adına uyarıyorum. İçindeki karakter gibi, yazarı Dazai gibi, bu kitapta okurunu aldatmak istiyor... Göründüğü gibi değil... Nasıl yaklașacağınıza siz karar verin... Teşekkür ederim 💙