Bugün Kedicik belgeseli hakkında konuşmak istiyorum. 12 gün önce 140journos YouTube kanalı tarafından paylaşılmış bir belgesel. Belgesel bize Adnan Oktar ve örgütünün gerçek hikayesini anlatıyor. Adnan Oktar ve kediciklerini(şu kelimeyi her söylediğimde midem bulanıyor ama yorum boyunca kullanmak zorundayım maalesef)…devamıBugün Kedicik belgeseli hakkında konuşmak istiyorum. 12 gün önce 140journos YouTube kanalı tarafından paylaşılmış bir belgesel. Belgesel bize Adnan Oktar ve örgütünün gerçek hikayesini anlatıyor. Adnan Oktar ve kediciklerini(şu kelimeyi her söylediğimde midem bulanıyor ama yorum boyunca kullanmak zorundayım maalesef) çoğunuz biliyorsunuzdur. Adnan Oktar karşısına hepsi birbirine benzeyen, botokslu, aşırı makyajlı, robot haline gelmiş onlarca kadın alıp sözde "Dini sohbet" programlar yapar. Ve bu programlar kediciklerin Adnan Oktar'ı abartılı bir şekilde övmesiyle başlar. Bu görüntüleri hepimiz bir kez olsun izlemişizdir. Ve işin iç yüzünü bilmeden gülüp geçmişizdir. Ama bu iğrenç örgütün aslında neler karıştırdığını öğrenince şok oldum. 18 yaşında genç bir kiz olarak izlerken çok kötü oldum. Sinirlendim, öfkelendim, üzüldüm... Benden de küçük kızların başına neler geldiği öğrenince dayanamadım.
Olayları en başından özetleyerek anlatayım. Bu örgüt 80-90'lı yıllarda kurulmuş ve yıllarca yapılan operasyonlara rağmen yıkılamamış bir örgüt. Adnan Oktar dini kullanarak insanları kandıran, çıkarı için herkesin yanında olabilen bi insan. Ve de kendini mesih diye tanıtan bir insan. Bazi ayetleri kendince yorumlayıp kendinin mesih olduğunu kanıtlamaya çalışan bir insan. Bu sözleriyle de birçok kişi etkileyebilmiş. Örgüt tahmin ettiğinizden çok daha karışık ve kalabalık bir örgüt. Her iş için ayrılmış insanlar var. Bu belgeselde üzerinde en çok durulan ve benim de en çok etkilendiğim kısım kızları bu örgüte getiren topluluk. "Avcı Kurt" bu topluluğun başı ise Avcı Bora. Sözde iş adamı, zengin, saygın sanılan Bora. Kızları kandırıp kendine aşık edip sonra satan Bora. Bu kandırma işi o kadar profesyonel ki izlerken ağzım açık kaldı. Bora ve birkaç kişi İstanbul'daki İzmir'deki meşhur avmlerde kız avcılığı yapıyorlar. Gözlerine kestirdikleri kızı önce gözlemleyip sonra yanlarına yaklaşıyorlar. Böyle ayda 50 kızı kandırıyorlar. Başta iyi bir izlenim verip istediğiniz erkek karakterine bürünüyorlar. Sonra samimiyet ilerleyince işler cinselliğe giriyor. Sizin beyninizi yıkıyorlar. Ve de zorla istismar... Hem de birkaç kişi tarafından. Belgeselde geçen bilgiye göre 24 saatte 20 erkekle beraber olan kadınlar varmış. Bunu hazmetmek gerçekten çok zor. Hani insan düşünüyor bu kızlar salak mı? Nasıl kanıyor? Neden karşı koymuyor? Öncelikle bu kızlar daha çok küçük. Hayat tecrübeleri çok az. Başta sadece saf duygularla aşık oluyorlar. Sonra istismara uğrayıp tehdit ediliyorlar. Genç bir kızın bunlarla baş edebilmesi çok zor. Belgeselde dava dosyasında kanıt olarak kullanılan ses kayıtları da vardı. Bunlari canlı canlı duymak çok daha zor. Bir de o iğrenç insan Bora'nın sözde savunması var. Hala kendini savunmasını aklım almıyor ya. Diyor ki "Bu kızlar okumuş kızlar buna mı kanacak?" Evet kanıyorlar çünkü siz bu kızların beynini yıkıyorsunuz. Siz onlari insanlıktan çıkarmışsınız ya. Hala inkar ediyor bi de gerizekalı.
Belgeselde kedicik olarak adlandırdığımız bir genç kızın anlattıkları beni en çok etkileyen yerler oldu.
Bu kızlar bunları yaşadıktan sonra Adnan Oktar'ın kocası olmak için o büyük malikaneye gidiyorlar en son. Ve oraya girdikleri zaman da hayatları tamamen bitiyor. Belgeseldeki kız şey demişti. O evde bizi insanlıktan çıkarıyorlar. "Dudaklarımızı şişirip, kaşlarımızı kazıyorlar, bizi açık saçık giydirip kedicik haline getiriyorlar." Sonra da o bildiğimiz saçma sapan programlara çıkıyorlar. Orda Adnan Oktar'ın yaptığı esprilere gülmezlerse veya onu övmezlerse reklam aralarında şiddete uğruyorlarmış. Ve de bir sürü istismar yeniden. Bu evden kaçıp kurtulmak da kolay değilmiş. Hatta imkansızmış. Zaten o kızların beyni yeterince yıkanmış.
Bunları yazarken bile çok kötü oluyorum. Yüzlerce kızın başına gelmiş bu şeyler. Ayrıca bunlar sadece bir kısmı. İnsan dinlemeye dayanamıyor. Ama gencecik kızlar hepsini her gün yaşamış. Hem de ne uğruna mı? Sözde kendini mesih sanan bi delinin kendi cinsel doyumsuzluğunu gidermesi uğruna. İğrenç bir insan. İğrenç bir örgüt. Bu örgüt üyelerinin yakalanmasını sağlayan başta emniyet müdürü Furkan Sezer olmak üzere tüm polislere teşekkür ediyorum. Adnan Oktar ve Bora'ya 10 bin yıl veren hakime de teşekkür ediyorum. Evet bu örgüt çökertilmiş olabilir. Evet örgüt üyelerinin çoğu büyük cezalar almış olabilir ama hiç kimse bu genç kızların yaşadıklarının hesabını veremeyecek. Onların gençliği yeniden gelmeyecek. Yaşadıkları travmalar geçmeyecek. Herkesin kedicik diye dalga geçtiği kızlar belki de bir daha eski yaşamlarına dönemeyecek.
Bugün izlediğim bu belgesel beni çok etkiledi. İnsanlara güvenimi yerle bir etti. Bir gün benimle tanışmak isteyen bir insana asla saf duygularla yaklaşamiyacağim. Bilmiyorum bu konu hakkında daha da fazla konuşmak isterdim ama bi yerden sonra kelimeler kifayetsiz oluyor.